menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şikâyetimiz Var

23 0
20.10.2025

Ve bu ihanet değil, daha adil, daha özgür bir Türkiye talebidir.

Şikâyetimiz var, çünkü yurttaşların en temel haklarını çiğneyen, yargıyı sopaya çeviren, muhalefeti susturmak için hukuku araçlaştıran bir düzene sessiz kalmak mümkün değil.

Şikâyetimiz var, çünkü insan hakları artık hiçbir ülkenin “iç işi” değil, dünyanın ortak meselesi.

Şikâyetimiz var, çünkü bu ülkenin daha adil, daha özgür, daha saygın bir yer olmasını isteyen herkesin görevi, gerçeği saklamak değil dile getirmektir.

Ve şikâyetimiz var, çünkü içeride kimse bize kulak asmıyor!

Soğuk Savaş sonrasında oluşan uluslararası hukuk düzeni, devletlerin yurttaşlarına nasıl davrandığını yalnızca iç hukukla ilgili olmaktan çıkardı.

Artık bir ülkede hak ihlali yaşandığında “egemenlik” perdesinin arkasına saklanmak işe yaramıyor.

Ve Türkiye de bundan müstesna değil. Son yıllarda hukuk devleti ilkesinin sistematik biçimde aşındığı, kuvvetler ayrılığının kâğıt üzerinde kaldığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Yargının bağımsız olması gerekirken siyasal iktidarın sopasına dönüşmesi, temel hak ve özgürlüklerin keyfi biçimde kısıtlanması, siyasi rakiplerin yargı yoluyla tasfiye edilmesi artık olağanlaştı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş kararlarının yıllardır uygulanmaması bu tabloyu bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Avrupa Konseyi’nin Türkiye’ye karşı başlattığı ihlal prosedürü, Birleşmiş Milletler’in peş peşe yayımladığı raporlar yalnızca hukuk çevrelerini değil, uluslararası kamuoyunu da ilgilendiriyor.

Buna rağmen ihlaller durmak bilmiyor. Seçimle işbaşına........

© Gazete Pencere