Birleşmeler, Buluşmalar
Arar, kardeşim.
Konuşur.
İsterse evine gider. Orada konuşur.
Konuştuğunun haberi yapılınca, “Şşt! Bir dakika! Herkes sussun! Barış dili konuşsun!” olur. Bizler yani “tuzu kurular” ne anlarız bu işlerden…
Yılmaz Erdoğan, Devlet Bahçeli’yi aramış birkaç gün önce. “Terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili katkılarından dolayı teşekkür etmiş. Bahçeli de Erdoğan’a “Severek izliyoruz” demiş. Televizyon dizisini kastederek demiş. Terörsüz Türkiye’yi severek izliyoruz, demek istememiş. Her şeyi yanlış anlıyorsunuz, kardeşim!
Kar, kışın yaklaştığını gösterir. Daha önce kar görmemiş birinin işaret parmağıyla havada uçuşan kar tanelerini gösterip “Bunun anlamı ne?” diye sorması acayip değildir. Sormayıp duruma adapte olmak, imkansızmış gibi görünen birleşmeleri, buluşmaları bir haz nesnesi haline getirip kapılmak hoştur. Ama ortada haşin bir sabırsızlık var; dikkat edin. Anlamın ve gerçekliğin var olduğu bir dönemi hatırlamayacak kadar yaşlı değiliz hiçbirimiz. Acı olan ademgillerin bunu unutmuş gibi yapmasıdır.
Bir örnek üzerinden anlatmaya çalışayım. Kolay olmadığını söylemem lazım: İçsel çatışma yaşamak ve psikolojik dönüşüm geçirmek piknik alanında çimlere uzanmak........
© Gazete Pencere
