İKRAM MI İSRAF MI?
Son zamanlarda özellikle büyük şehirlerdeki lokantalarda dikkat çeken bir manzara var: Masalar dolup taşan ikram tabakları… Henüz ana yemek gelmeden servis edilen onlarca meze, salata ve sos, sofrayı adeta bir şölene dönüştürüyor. İlk bakışta bu durum “Bol ikram, bol bereket” gibi görünse de, masadan kalkarken geriye kalan tablo bambaşka bir gerçeği ortaya koyuyor: Tüketilmeyen, dokunulmayan ve direkt çöpe giden devasa bir israf.
Eskiden esnaf lokantalarının küçük, mütevazı ikramları olurdu. Bir tabak cacık, bir tutam salata, bir iki çatal kaparsan memnun olurdun. Şimdi ise işletmeler arası rekabet, ikram zenginliği üzerinden kurulmuş durumda. “En çok meze bende”, “En zengin masayı ben donatıyorum” yarışı giderek artarken, masada ana yemek için bile yer kalmayacak kadar tabak sıralanıyor. Müşterilerin önemli bir kısmı bu ikramların çoğunu tatmadan masadan kalkıyor. Haliyle çöpe giden gıda miktarı da her geçen gün katlanıyor. Bu manzara bana, son yıllarda yine yoğun eleştirilere neden olan serpme kahvaltı furyasını hatırlatıyor. Onlarca çeşit kahvaltılık, sırf masaya zengin görünsün diye getiriliyor; çoğuna çatal dahi değmeden toplatılıyor. Böylece aslında........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein