BU FUTBOL PLAY-OFF'A ASLA YETMEZ!
Bu nedenle maça; Montella'nın alışkanlık haline getirdiği, 'klasik' santrafordan yoksun bir kadro tercihiyle, ama önde baskılı bir oyunla başladık..
Bulgaristan ise, özellikle ilk yarıda, kendi sahasında oynadığı ilk maça kıyasla, daha derli toplu bir görüntü veriyordu..
İlk maçta haddini bilmeden oynayıp, üstelik kazanmak için fazla öne çıktıkları için, çok açık vermişlerdi, rövanşta aynı hataya düşmediler...
Yani Bulgarların gerek oyun formatı, gerekse de oyuncu tercihleri dikkate alındığında; savunma güvenliğini ön planda tutan bir oyun anlayışını tercih etmeleri, bana göre gayet doğaldı..
Buna karşın bu maçı mutlak kazanıp, aynı zamanda Gürcistan'ın da İspanya'dan en az bir puan alması için dua ettiğimiz gerçeğinden hareketle; maçın hemen başında Kenan'la iki kez soldan etkili geldik ama, pozisyonları gole çeviremedik..
Zeki Çelik- Oğuz Aydın ikilisinden oluşan sağ kanatta ise, topu rakip ceza sahasının köşesine kadar taşımamıza rağmen, yapılan ortalarda etkisiz kaldık..
Özellikle milli takım seviyesine yükselmiş bu ikilinin, 'nasıl orta yapmaları gerektiğini' iyi bilmeleri gerekirdi, ama ne gezer?
Örneğin Kenan Yıldız nasıl, soldan getirdiği her topta boş arkadaşını aradıysa..
Topu doğru adamla buluşturmak için, ne kadar özenli davrandıysa, aynı başarıyı diğer kanatta oynayanlardan da beklemek,........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein