Anlamın Eğlenceli Yüzü, Müşahhas Olmak
Edebiyatın o dipsiz deryasında, hayallerin rengarenk kelebekler gibi uçuştuğu soyut gökyüzünün tam zıttı bir durak var: Müşahhas. Yani, ayaklarımızın yere bastığı o tanıdık zemin, elimizi uzatsak dokunabileceğimiz nesneler, varlığı tartışma götürmeyen olgular.
Müşahhaslık, artık o puslu rüya diyarından çıkış bileti, gözümüzle gördüğümüz, tenimizle hissettiğimiz somut dünyanın kapılarını ardına kadar açan anahtar. Hayallerin o sisli perdesini aralayan, gerçekliğin capcanlı portresini sunan bir davet. Soyutun o belirsiz labirentinde zihnimiz kaybolmaya meylettiğinde, müşahhas, berrak ışığıyla yolumuzu aydınlatan güvenilir bir fener gibi beliriyor.
Günlük Hayatta “Müşahhas” Olmak / Net ve Anlaşılır Olan
Hayatın karmaşası her geçen gün artarken, müşahhas bir konu, zihnimizde hemen net bir siluet kazanıyor. Tıpkı bir fotoğraf gibi, tüm detaylarıyla kolayca anlaşılır, kavranması basit bir gerçeklik sunuyor bize. Çünkü somut örneklerle konuşmak, soyut kavramların o karmaşık düğümlerinden kurtulup, meselenin özüne, tam kalbine inmek demek. Müşahhaslık, adeta soyut düşüncelerin, boş hayallerin, avuntuların o labirentinde kaybolmamızı engelleyen, her zaman işe yarayan bir pusula.
Hayaller evet, tıpkı bulutlar gibi uçar durur; ama müşahhas, o bulutların altında, her zaman güvenebileceğimiz sağlam bir temeldir. İşte bu hayat, gerçek ile hayalin, somut ile soyutun bitmek bilmeyen birleşimi değil midir zaten?
Mizahın Penceresinden Müşahhaslık: Soyutun Kaypak Zemini
Müşahhaslığı güncel bir mizahla anlatmak gerekirse, belki de şöyle diyebiliriz: “Müşahhas bir durumu anlatmak, bazen sosyal medyada soyut bir tartışmanın peşinden koşmaktan çok daha az yorucu; en azından ‘like’ kaybetmezsiniz!”
Soyutun o karmaşık ilişkiler ağına takılmak yerine, müşahhaslık bize o ağın çıkış kapısını gösterir. Düşünceler ne kadar sanal dünyada uçuşursa uçsun, somut gerçekler her zaman ayaklarımızı bu dünyaya sağlam basmamızı sağlar. Bu gerçeklik, soyutluğun o kaypak zemininde yönünü şaşıran zihinler için güvenilir bir rehber, adeta bir cankurtaran simididir. Hayaller Paris, gerçekler güneşin altında kırk derecede iş yapmak gibidir. Darı ambarında olduğunu zanneden aç tavuğun bir iki tane buğday için sekiz saat aralıksız çalışması gibidir, hayal olanla müşahhas olan arasındaki fark.
Müşahhaslıktan Çıkarılacak Ders: Gerçeğe Tutunmanın Değeri
Buradan çıkaracağımız en kıymetli ders şu: Ayakları yere basan gerçekler, o uçsuz bucaksız hayal denizinde yüzmekten çok daha değerlidir. Çünkü somut olanı tam olarak anlamadan, soyut düşüncelerin derinliklerine dalmak, sisler içinde araba kullanmaya benzer; ne nerede olduğunuzu bilirsiniz, ne de hangi yöne gittiğinizi.
Müşahhaslık, düşüncelerimizin navigasyon sistemi, aklımızın yol gösteren ışığıdır; ona sıkıca tutunmadan, düşünce denizinde yelken açmak, fırtınalı bir havada pusulasız kalmak gibidir. Hayallerin o büyüleyici cazibesi bir an için gözümüzü kamaştırsa da, somut gerçeklerin o sarsılmaz sağlamlığı olmadan ilerlemek, pusulasız bir geminin engin denizde sürüklenmesine benzer. Evet, hayal kurmak güzel ancak gerçek bir zeminde olduğunuzu bildikten sonra! Havanda su dövmek için önce havana ve içine koyacak bir bitkiye ihtiyaç var. Yoksa havanın kendisine ve elimizdeki havan sopasına zarar veririz. Aman, dikkat!
Müşahhas: Hayallerle Gerçeklik Arasında Güvenilir Bir Köprü
Müşahhas, sadece edebiyatta değil, hayatın ta kendisinde de, soyutun o karmaşık labirentinde yolunu kaybedenlere uzatılan sıcak bir el gibidir; gerçekliğin o tanıdık dokunuşunu hissettirir. O, hayallerle gerçekler arasındaki o ince çizgide, somutun inşa ettiği sağlam bir köprüdür; gözle görülür, elle tutulur ve kalpte hissedilir. İşte bu güvenilir köprü sayesinde, hayallerimizle gerçekliğimiz birbirini tamamlar, soyut düşüncelerimize anlam katar.
Öyleyse, günümüzün o hızlı ve sanal dünyasında, müşahhas olanı aramaktan vazgeçmeyin; çünkü en derin gerçekler, o uçsuz bucaksız hayal denizinin ötesinde, somutun güvenli limanında saklıdır.
Unutmayın!
Hayaller güzeldir, onlara kanat açmak da önemlidir; ama müşahhası görün, yaşadığınız o somut gerçeğin ta kendisidir. Gerçekçi bir bakış açısı, hayallerin o engin gökyüzünde sağlam bir zemin olmadan uçamayacağını bize fısıldar.
Hayal, müşahhasa yol verdiğinde hem hayal hem müşahhas olan elle tutulur hale gelebilir. Kuru bir laftan öteye geçtiğimizde gönüller, zihinler ve eş, dost, konu komşu neşeleniyorsa ne mutlu!
Ayaklar yerde hayaller ayaklardan bir adım önde ilerlemeye devam edelim. Ne çok uzakta ne de kendi başına!
© Fikir Kazanı
