menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hiçbir barış susarak büyümez, hiçbir toplum unutarak iyileşemez: Hekimler ve barış

22 1
09.06.2025

Bugün bayram. Adettendir küs bireyler, aileler, köyler barışır, barıştırılır. Ya toplumlar, halklar?

Barış kendiliğinden oluşmaz, inşa edilir. Küsler, kırgınlar, uçlar arası arabulucuların yerini ülkeler için çatışmalı süreçlerde barış inşacıları alır. Ve hekimler bu süreçlerin olmazsa olmazlarıdır.

Barış, yalnızca silahların değil, suskunlukların da bırakılmasıyla mümkün.

Hekimlerin toplumsal travma, sessizlik ve hakikatle olan ilişkisi, yalın ama çok katmanlıdır. Sorunlu bir uçakta kara kutu tanıklığın hafızasıdır. Hekimler de benzer biçimde, toplumların geçirdiği travmalarda savaştan işkenceye, şiddetten yoksulluğa bedenler aracılığıyla bu sessiz hakikatlerin tanığı olurlar. Birçok insanın bilmediği, görmek istemediği veya unuttuğu şeyleri, hekimler bedende okur: kemik kırığında, sigara izmaritinde, göz temasından kaçışta, dilde tutulmada...

Bu yönüyle hekim, toplumun bastırdığı hafızayı kayda geçiren biyolojik bir hafıza kartı gibidir. İşte o yüzden adına ister barış, ister şiddetten uzaklaşma densin tüm kırılgan süreçlerde hekimlerin örgütlü kurumları üzerinden rolleri tarihseldir.

Toplumsal travmalarda birçok kurum sessizleşir: medya, adalet, siyaset. Ama hastane odaları ve muayenehaneler sessizliğin yankılandığı, bedenin diliyle konuştuğu alanlar olarak kalır. İşte o yüzden tüm baskılara karşın hekim meslek örgütleri, misal Türk Tabipleri Birliği (TTB) barıştan yana tutum almıştır bugüne değin.

Bugün bir eşikteyiz.

Barış kendiliğinden gelmez.

Tıpkı........

© Evrensel