Sorun sadece CHP’nin tutumu mu?
Mecliste kurulan ‘süreç komisyonu’nun PKK lideri Öcalan ile İmralı’da görüşme yapılması konusunda gerçekleştirdiği oylamadan ‘evet’ kararının çıkması ancak ana muhalefet partisi CHP’nin bu oylamaya katılmayarak görüşmeye temsilci göndermeyeceğini açıklamasından sonra yaşanan tartışmalar insanda ‘deja vu’ hissini uyandırıyor. CHP’ye yönelik eleştirilerden bu kez yanına Bahçeli’yi de katarak Erdoğan’ın sorumluluk ve risk almasına dair takdir ve övgülere, iktidar bloku ve DEM Parti cephesinden ve bunlara karşı seküler milliyetçi-şoven çevrelerden yapılan açıklamalardan Taraf gazetesindeki uğursuz rollerinden bildiğimiz sağ ve sol liberallerin analizlerine kadar pek çok şey insanda bu daha önce yaşanmışlık hissini yaratıyor.
Oysa ne bugünkü süreç öncekinin basit bir devamı, ne bu sürecin içindeki aktörler dünkü aktörler ve ne de Türkiye ve Ortadoğu eski Türkiye ve Ortadoğu’dur.
Öncelikle şunu vurgulamak gerekir ki; kendisine yapılmış çağrıyla başlatılmış ve onun attığı/attırdığı adımlarla devam etmiş bir süreç ile ilgili kurulmuş meclis komisyonunun Öcalan ile görüşmesinin tartışılması bile abestir. Dolayısıyla komisyonda yer alan CHP’nin Öcalan ile görüşmeye karşı çıkmasının CHP grup Başkanvekili Murat Emir’in iddia ettiği gibi “meseleyi Öcalan ile görüşmeye sıkıştırmamak” ile izah edilebilir bir tarafı da yoktur. Aksine CHP, daha önce denenmiş ama kendisine kaybettirmiş bir seçim hesabıyla içindeki ulusalcıların ve seküler milliyetçi çevrelerin hassasiyetlerine göre tutum almıştır. Eğer mesele sorunu Öcalan ile görüşmeye sıkıştırmamak olsaydı CHP’nin bu görüşmeye katılması ve devamında atılması gereken demokratik adımlar konusunda iktidarın ikiyüzlü politikasını teşhir eden ve onu sıkıştıran bir tutum alması gerekirdi.
Şurası da açıktır: CHP’nin milliyetçi-şoven çevrelerin hassasiyetlerine göre tutum alması en çok Erdoğan ve onun saray rejiminin işini kolaylaştırmakta ve Kürt sorununu istismar etmesine alan açmaktadır. Bu nedenle Erdoğan komisyonun kurulması sürecinden Öcalan ile görüşmeye kadar bütün yatırımlarını CHP’yi bu sürecin dışına itme hesabı üzerine yaptı. CHP’nin İmralı’ya temsilci göndermeme kararından sonra iktidar ve medyasının CHP’nin “Kürt düşmanlığı” üzerine sürdürdükleri propaganda da bu gerçeğe işaret ediyor. Ancak AKP-Erdoğan iktidarının Kürt halkına karşı yaptıklarını hatırlamak için yüz yıl öncesine gitmeye de gerek yok; Roboski katliamını, şehir savaşlarında cenazesi günlerce sokakta kalan Taybet Anayı, cenazesi buzdolabında saklanan 12 yaşındaki Cemile’yi hatırlamak........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Waka Ikeda
Daniel Orenstein
Grant Arthur Gochin
Beth Kuhel