menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Karadeniz gezi notları – 3 | Bir yudum serinlik

33 21
08.09.2025

Çanakkale Geyikli’de, deniz suyunun serin olmasına inat sıcaklık ve nem çekilmez bir hal aldığında bizim de yollara düşme vaktimiz gelmişti. Hep Kaz Dağı’ndan gelen kaynak suların serinlettiği denizde kalabilseydik keşke...

Oysa bu mümkün değildi. Bu nedenle temmuz ayının ilk haftasına girdiğimizde yollara düştük. Çepeçevre Yaşam programı çekimlerimizi planlayıp önce Bilecik Bozüyük’e, -silikozis hastası iki işçi ile görüştük-, ardından Cengiz Holdingin bilmem kaçıncı altın madenini açmak için hummalı bir çalışma yürüttüğü Eskişehir Mihalgazi Alpagut-Atalan köylerine gittik. Her seferinde kıyıdan uzaklaştıkça nem azalır, haliyle ‘Yakıcı hava daha az bunaltır’ umudunu taşısak da evdeki hesap çarşıya uymadı hiç.

Bizim daha yola çıktığımız günün haberlerinde Avrupa’dan gelen sıcak hava dalgasından söz ediliyordu. “Balkanlardan giren serin ve yağışlı hava” diye başlayan hava durumu anonsları yerini ne zamandır Afrika’dan, hatta Avrupa’dan gelen sıcak hava dalgası anonslarına bırakmıştı. İşte, 25 gün süren Orta Anadolu, Orta Karadeniz, Batı Karadeniz, Trabzon yaylaları, Artvin, Yusufeli, Bayburt, Sivas, Kayseri (Arada uğradığımız-konakladığımız bazı yerleri saymıyorum) boyunca o sıcak hava dalgası adeta bize yapıştı ve nereye gidersek bizimle geldi.

Alpagut köyü camisinin duvarındaki dijital termometrede 51 dereceyi gördük! Bu, eğer termometre ya da dijital göstergede bir yanlışlık yoksa o güne kadar ülkemizde ölçülen en yüksek sıcaklık değeriydi.

Düzlükleri çeltik tarlası, dağları çam ağaçları ile dolu Kastamonu Tosya’nın yaylalarında konakladık bir gece. Üzerine iki dakika içinde dikdörtgen şeklinde açılıp kapanan bir araç üstüne çadır yerleştirdiğimiz otomobilimizde çadırı kurup dört bir yandaki pencereleri açmamıza karşın sıcaktan uyuyamadık.

Sonra Karadeniz yaylalarına vurduk kendimizi. Dört çekeri bulunan arazi araçlarının bile tıngır mıngır güç bela gidebildiği yayla yollarını, bir nefes serinlik uğruna teptik. Aracımız, alışkın olmadığı bu bozuk yollarda acemi bir keçi yavrusu gibi hoplaya zıplaya gidiyordu. 10 kilometrelik yolu 3 saatte aşarak çıktığımız yaylalarda da aradığımız serinlik yoktu ne yazık ki! Termometre 2 bin 700 metre yükseklikte 28-30 derecenin altına inmiyordu.

Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel

Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel

Elevit Yaylası turistlerin istilasına uğramıştı. Asfalt yolun köyün girişine kadar yanaştığı yaylaya gelmek için otomobil kiralayan Arap turistler, yanlarında sadece gözleri görünen ve sana kuşkulu kuşkulu bakan çarşaflı kadınları ile yol üstünde drift atıyorlardı. Döşlerine inen sakalları ile şalvarlı, cübbeli........

© Evrensel