menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kültür sanatta ‘bağımsız’ olmak ama nasıl?

13 11
25.07.2025

Kültür Yolu Festivali üzerine yazdığım yazıya[1] epey geri dönüşler oldu, sağ olun. Geri dönüşlerde ortaklaşan temel soru şuydu;

Devletten, sermayeden, fonlardan bağımsız olmak mümkün mü? Mümkünse nasıl?

Bu sorunun temelinde, kültür üretiminin özerkliği ve bunun koşulları yatıyor. “Bağımsızlık” meselesi, yalnızca dışsal etkilere karşı bir yalıtım değil; aynı zamanda bir taraf olma halidir. Bu taraf, düşünce ve ifade özgürlüğünden yana olmak, kişi ve toplumun haklarına sahip çıkmakla mümkün olabilir. Aynı zamanda adaletsizliğe, hukuksuzluğa, sansür ve otosansüre karşı açık bir mücadeleyi de içerir. Yani bağımsız olmak demek, iktidar erkinden uzak, dahası ona karşı mücadele etmektir.

Demokrasilerde devleti yöneten hükümettir. Hükümetler seçimle gelir, gider. Ancak unutulmaması gereken şey, devletin elindeki zor ve baskı aygıtlarıdır: Yasalar, ordu, polis, medya… devleti korumak için yurttaşların vergileriyle oluşturulmuş baskı güçleridir. Buraya kadar gayet güzel. Otokratik, monarşik, oligarşik ya da benzeri devlet modellerinde de bu geçerli mi? Bakılması gereken yer nasıl bir devlet modeli olduğudur. Dolayısıyla burada kritik soru, devletin kimin devleti olduğudur. En kötü modellerde bile yasalar vardır. Unutmayalım ki Hitler Almanya’sında da yasalar vardı. Bugün Türkiye’de de anayasalar, yasalar mevcut. Ancak uygulanmayan yasa daha doğrusu, kimin yararına yasa, kimin zararına yasa? Sorusu sorulmadan meşruiyet kurulamaz.

Büyük sermaye (ulusal ya da uluslararası şirketler, holdingler vb.),........

© Evrensel