menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir bildirinin düşündürdükleri

56 16
08.08.2025

Geçtiğimiz günlerde, TBMM’de kurulan Komisyon çalışmalarının hemen öncesinde kamuoyunun önüne TKP inisiyatifiyle örgütlendiği açıklanan bir bildiri düştü. Tanınan pek çok aydın tarafından imzalanan bu bildiri, kısaca şunları dile getiriyordu: “Barış ve kardeşlik istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Lozan Antlaşması’nın sorgulanmasını; mevcut sınırlarımızın tartışılmasını, yeni Osmanlı hayallerini, Türkiye İmparatorluğu gibi gayrimeşru adlandırmaları, ümmetçiliği, etnik ve mezhepsel kimliklere dayalı siyasal yapı ve kurumları istemiyoruz. Barış ve kardeşlik ve de bağımsız ve laik bir ülke, eşitlikçi bir düzen, planlı bir ekonomi istiyoruz. Ülkemizin uçurumdan yuvarlanmasına izin vermeyeceğiz!”

“Barış ve kardeşlik istiyoruz”la başlayan bir bildiride, bugün ülkenin temel demokrasi sorunlarından birisi olan Kürt Sorunu hakkında hiç olmazsa bir cümle beklenir değil mi? Örneğin şöyle bir cümle: ‘Kürt Sorunu’nun barış, kardeşlik içinde çözülmesini istiyoruz.’ Ama bu cümleyi boşuna aramayın, yok, olmadığı gibi bu bildiri bu sorunun tam karşısında konumlanmıştır. Yüzeysel bir okuma bu bildirinin, son zamanlarda gerek ABD Büyükelçisi Barrack’ın gerekse de aynı paralelde açıklamalar yapan Erdoğan ve Bahçeli’nin açıklamalarına karşı yapılmış olduğu izlenimi verebilir. Ama ulaştığı sonuç temelden yanlış. Çünkü ulaşılan sonuç emperyalizm planları adına ‘Kürt Sorunu’nun inkarıdır.

CHP’de dahil olmak üzere bu komisyonda yer alan Emek Partisi ve TİP’in Barrack, Erdoğan ve Bahçeli’nin benzer açıklamalarının tam karşısında yer aldığı ve bu iktidarı göndermek üzere mücadele ettiği bilinmiyor mu? Mücadele çizgileri farklı, platformları farklı olsa da bu partiler zaten “Yeni Osmanlıcılığa” karşı mücadele ediyorlar ve Emek Partisi’nin platformu ve mücadele çizgisi çok daha ileriye giden bir özelliğe sahip. Komisyona katılma amacı da ‘Kürt........

© Evrensel