menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yüzyıllık cendereyi kırmak

29 1
31.07.2025

Osmanlı yıkılmadan önce başlayan ulusal-siyasal özgürlükler mücadelesi, Jön Türklerin başını çektikleri birinci, M. Kemal ve arkadaşlarının yönetiminde girişilen ikinci burjuva Türk devrimleriyle yeni bir sürece girdi. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, iktisadi sosyal alandaki gelişmeleri zemin alan siyasal iktidarlar, emperyalist kapitalist sistemin Batılı büyük güçleriyle ilişkilerinin seyriyle de bağlı olarak “demokrasi ve demokratikleşme” sorununun süreklilik gösterecek şekilde gündemde olmasına sebep teşkil eden baskı-yasak ve saldırı politikasını sürdürdüler. Kapitalist gelişmenin seyri, uluslararası alandaki gelişmeler, işçiler başta olmak üzere emekçilerin tutumu ve Kürtlerin ulusal talepleri doğrultusundaki hareketinin değişimi, bu politikanın daha yoğun-daha sert ya da kısmen daha reforme edilmiş biçimiyle sürdürülmesinin etkenleriydi. 1923-2025 dönemi, yaklaşık bir yüzyılı kapsamakta olup; bu süreçte Türkiye'de siyasal özgürlükler mücadelesi, reddedilse de, zayıf ya da görece güçlü biçimlerde yürütülse de, devam etmekte. Bu mücadelenin, sosyal ve ekonomik talepler mücadelesinden bağışık olmadığını söylemeye bile gerek yok. Tüm bu süre boyunca işbaşına gelen egemen sınıf hükümetlerinin “daha fazla demokrasi” vadedip daha yoğun baskı uygulama pratiği sergilemeleri “Türk tipi demokrasi” söylemini de üretti. Köylü milletin efendisi değildi ve zaten olmadı. İşçi sınıfı önce yok denerek inkardan gelindi. Talep ve hakları reddedildi. Kürtlerin ayrı bir ulus olmalarından kaynaklanan taleplerinin reddedilmesine karşı girişimleri “milli birlik ve beraberliği bölücü ihanet” sayılarak askeri şiddetle bastırıldı ve asimilasyon sürdürüldü. İlerici-devrimci aydınlar zindanlara tıkıldı. Arada, biriken tepkilerin pasifize edilmesi ihtiyacıyla da bağlı olarak ve fakat asıl etkeni sömürülüp ezilenlerin mücadelesi olan bazı yasal düzenlemelerle sendikal ve siyasal ‘iyileştirme’ adımları atıldıysa da pratikte bunları etkisiz kılmaya yönelik saldırı sürdürüldü.

Bu durum, sömürülen sınıf ve ezilenlerin sermaye egemenliğine ve burjuva sınıf diktatörlüğüne karşı........

© Evrensel