KKTC’nin İki Devlet Tezi ve Mavi Vatan: Sevilla Haritası’na Karşı Stratejik Bir Hamle
Giriş
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 1974 Barış Harekâtı’ndan bu yana Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik çıkarlarının temel taşlarından birini oluşturmaktadır. KKTC’nin 2020’ de KKTC Cumhurbaşkanı Tatar tarafından federasyon tezinin terk edilerek iki devlet tezini kararlılıkla savunmaya başlaması, yalnızca Kıbrıs meselesinde bir paradigma değişikliği gibi görünse de aslında ayni zamanda Türkiye’nin Sevilla Haritası’na karşı Mavi Vatan doktrinine güç katan kritik bir adımdır [1]. Sevilla Haritası, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Yunanistan’ın, Avrupa Birliği (AB) desteğiyle Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarını Türkiye aleyhine sınırlandırmayı amaçlayan bir girişimdir [2]. KKTC’nin iki devlet tezi, bu haritaya karşı Türkiye’nin kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge (MEB) iddialarını destekleyerek, bölgesel güç dengelerini yeniden şekillendirmiştir. Bu makale, KKTC’nin iki devlet tezinin Mavi Vatan’a katkılarını, KKTC’nin stratejik önemini, Türkiye’ye karşı bölgesel hareketlere karşı koyma kapasitesini ve enerji boyutunu detaylı bir şekilde incelemektedir.
KKTC’nin İki Devlet Tezinin Mavi Vatan’a Katkıları
Sevilla Haritası’na Karşı Bir Kalkan
KKTC’nin iki devlet tezini savunmaya başlaması, Sevilla Haritası’nın Türkiye’nin Akdeniz’deki haklarını kısıtlamaya yönelik girişimlerine karşı doğrudan bir meydan okumadır. Sevilla Haritası, 2000’li yıllarda İspanya’daki Sevilla Üniversitesi tarafından hazırlanan ve GKRY ile Yunanistan’ın MEB iddialarını maksimize eden bir plandır [3]. Bu harita, Türkiye’nin Akdeniz’deki deniz yetki alanlarını daraltarak, Antalya Körfezi ile sınırlı bir alana sıkıştırmayı amaçlar. KKTC’nin iki devlet tezi, ada üzerinde iki ayrı egemen devletin varlığını savunarak, Türkiye’nin Mavi Vatan stratejisi kapsamında deniz yetki alanlarını genişletmesine olanak sağlar [1]. 2019’da Türkiye ile KKTC arasında imzalanan “Türkiye-KKTC Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması”, bu tez doğrultusunda atılmış somut bir adımdır ve Sevilla Haritası’na karşı hukuki ve jeopolitik bir denge oluşturur [4].
Enerji Kaynaklarına Erişim
Doğu Akdeniz, son yıllarda keşfedilen hidrokarbon rezervleriyle küresel enerji piyasalarında stratejik bir bölge haline gelmiştir. KKTC’nin iki devlet tezi, bu rezervlerin paylaşımı konusunda Türkiye’nin elini güçlendirir [5]. Türkiye, KKTC karasularında yürüttüğü sismik araştırma ve sondaj faaliyetleriyle (Yavuz, Fatih ve Oruç Reis gemileriyle), enerji kaynaklarına erişim hakkını savunmaktadır. Örneğin, 2018-2020 yıllarında KKTC’nin deniz yetki alanlarında gerçekleştirilen sondaj faaliyetleri, Türkiye’nin enerji bağımsızlığı hedefiyle uyumludur ve Sevilla Haritası’nın dayattığı sınırlara meydan okur [6]. Bu faaliyetler, GKRY’nin ExxonMobil, Total ve ENI gibi uluslararası enerji şirketleriyle yaptığı tek taraflı anlaşmalara karşı bir denge unsuru oluşturur.
Jeopolitik Meşruiyet
İki devlet tezi, KKTC’nin uluslararası platformlarda tanınma çabasını destekler ve Türkiye’nin Mavi Vatan stratejisine jeopolitik meşruiyet kazandırır. Lozan........
© Eurovizyon
