İkinci Deri
Değişim, günümüz dünyasında belki de en sık duyduğumuz kavramlardan biri.
Kariyer yolculuklarında, kişisel gelişimde, liderlikte ya da teknolojik dönüşümlerde her şey “değişime uyum sağlamak” etrafında dönüyor. Ancak burada kritik bir ayrım yapmak gerekiyor: Değişim sadece dışarıda mı yaşanır, yoksa cildin altına işleyen, ruhsal dokularımıza kadar inen bir dönüşüm mümkün mü?
Bu sorunun yanıtı bizi “ikinci deri” metaforuna götürüyor. İkinci deri yalnızca bir uyumlanma değil, yeniden yapılanma, hücresel bir değişim anlamına geliyor. Tıpkı bazı hayvanların derilerini tamamen döküp yenilemesi gibi, bireylerin de kimliklerini, değerlerini ve inanç kalıplarını dönüştürmeleri gereken zamanlar geliyor.
Psikoloji literatüründe "yüzeysel değişim", bireylerin yalnızca dış dünyaya tepki vererek davranışlarını geçici olarak değiştirmesi anlamına gelir. Bu tip değişimler genellikle dışsal motivasyonlara dayanır: pozisyon değişikliği, performans baskısı, çevresel koşullar…
Ancak yapılan araştırmalar (örneğin Deci & Ryan, 1985 – Self-Determination Theory) gösteriyor ki, kalıcı dönüşüm ancak içsel motivasyonla, kişinin kendi değerleri ve anlam arayışıyla örtüştüğü noktada başlıyor. Yani hem davranışın hem de davranışı tetikleyen düşünce kalıplarının dönüşmesi gerekiyor.
Brené Brown’un “The Gifts of Imperfection” adlı çalışmasında vurguladığı gibi, derin değişim süreci kırılganlıkla başlıyor. Değişmek isteyen kişi önce mevcut halini dürüstçe........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon