Merkez Bankası ipin kaçan ucunu yakalamak istedi
Yine yeniden Merkez Bankamız ne yapar? Ne yapmalı? sorularının sorulduğu bir haftayı geride bıraktık.
Hep söylüyorum; 19 Mart 2025 hem siyasi tarihimiz hem de ekonomi tarihimiz açısından bir milat. Ekrem İmamoğlu’nun önce diploma iptali, sonrasında da tutuklanmasıyla birlikte o tarihten bu tarihe yaklaşık 50 milyar dolarlık rezerv yakıldı.
Yukarıda saydığım maddeler Merkez Bankası’nın kendi geçmiş sunumlarından maddeler.
Elbette burada kastedilen kriz, kendi kendimize çıkardığımız, siyasi rakibi alt ederken ortaya çıkartılan kriz değil. Fakat Türkiye’nin geçmişine baktığımızda döviz talebinin yaratıldığı ortamlar ya kendi kendimize çıkardığımız krizlerden ya da ekonomiyi kötü yönetmekten kaynaklı.
Merkez Bankası yakılan bu rezervi kolay yaratmadı. ABD’nin bile kendi parası olmasına rağmen dolara ödemediği, ödemeyeceği faize razı olarak bu rezerv yaratıldı. Uçup giden yabancı bir yıl boyunca dolar bazında neredeyse yüzde 50 faizi aldı ve şimdi biz yine yüksek faizle baş başa kaldık. Üstelik gideni geri getirmek şimdi daha da zor.
Bu yeni dönemde bir de dışarıdakilere izah etmeye çalışacağımız ‘mülkiyet hakkına ilişkin endişeler’ var. Amerika terör suçlularının bile önce mal varlıklarını dondururken, içeride henüz iddianame hazırlanmamış kişilerin mal varlıklarına el konulmasının dışarıya verdiği / vereceği mesajın ne olduğunun düşünüp tartılmadığı bir yeni süreçteyiz.
Bütün bunlar olurken, Merkez Bankamız neredeyse her para politikası toplantısında; ‘Maliye Politikasının artan eşgüdümü de bu sürece önemli katkı sağlayacaktır’ diyerek gerçekle çok da bağdaşmayan bizim aslında temenni ettikleri budur........
© Ekonomim
