Paranın elektrifikasyonu nereden çıktı?
Trump yeniden başkanlık koltuğuna oturalı altı ay geçti. Yorumlara bakarsanız hala ne yaptığına tam olarak karar veremedik. Deli mi yoksa dahi mi bilemeyeceğim ama kesinlikle farklı olduğu ortada.
Hiçbir şeyin alıştığımız gibi olmaması, her şeyin kötü olduğu anlamına gelmiyor. Bugün içinde bulunduğumuz ortam nasıl bundan önceki dönemlerden belirgin bir biçimde farklı ise, bu dönemin Amerikan başkanı da bundan öncekilerden farklı işte.
Bugün öncelikle Trump’ın geçen ay imzaladığı GENIUS Act (Guiding and Establishing National Innovation for U.S. Stablecoins Act) ile başlayıp bu dönemin farkının altını bir çizeyim. Sonra da gümrük tarifeleri tartışmasına bir de bu paranın jetonlaşması-tokenizasyonu açısından bakayım, müsaadenizle.
Elektriğin hayatımıza yoğun olarak girişi 1860’larda başlıyor. Önce kamusal alandaki sokak aydınlatmasının ve kamusal alandaki bina aydınlatmasının elektrifikasyonu. Sonra evlerin elektrifikasyonu. Hadise Amerika’da ülkenin ücra köşelerine doğru 1940-1950’lere kadar devam ediyor.
1920’de Lenin başkanlığında yürütülen çalışmalarla hazırlanan plan dokümanında “komünizm halk (Sovyet) iktidarı ve ülkenin boydan boya elektrifikasyonu demektir” diyor. Dönemin en temel meselesi ülkenin elektrifikasyonu. Her tarafta.
Rahmetli Demirel’in 1950’lerden itibaren temel meselesi de elektrifikasyon değil miydi? Önce Devlet Su İşleri Genel Müdürü sonra “barajlar kralı” bir başbakan olarak. 1970’lerde, 1980’lerde hala hangi ücra köyün elektriksiz olduğunu anlatmaz mıydı hep? Bilirdi ve anlatırdı. Elektrifikasyon o çağın temel meselesiydi. Ülke sathında her yerin elektrik sistemine bağlanmasıydı o çağın meselesi.
Bu çağ ise dijitalleşme çağı. Hayatın her alanının dijitalleşmesi. Ne demek dijitalleşme? İş sürecinin, hayatlarımızın elektrifikasyonu demek aslında. Şimdi artık elektrik, bilgisayar teknolojisi ile hayatın her alanını dönüştürüyor. Üretim sürecindeki robotizasyonu da bu çerçevede elektrifikasyon sürecinin bir parçası olarak almak lazım.
Trump’ın 18 Temmuz’da imzaladığı GENIUS Act, paranın elektrifikasyonunda önemli bir aşama. Stablecoin’ler için bir ulusal inovasyon stratejisi çerçevesi aslında bu kanun. Stablecoin denilen bu jetonlar ya da tokenler nasıl ihraç edilecek, bu yolla paranın elektirikasyonu gerçekleştirilirken kamu nasıl aydınlatılacak, tüketici nasıl korunacak işte bu kanunda tanımlanıyor. Bir nevi, yatırımcıyı koruma düzenlemesi bu kanun. Nedir? “Paranın elektrifikasyonunda dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?” düzenlemesi. Merdiven korkuluğunun işlevi neyse, bu kanunun amacı da yenilikler sürecinde aynı işlevi görmek. Yani, en temel nokta güvenliği sağlamak. Bu sanırım ilk nokta.
Bitcoin ile stablecoin arasındaki temel fark, Bitcoin’in dayalı olduğu bir varlık yokken stablecoin’lerin arkasında Amerikan doları ve Amerikan dolarına dayalı finansal varlıkların olması. Dolayısıyla ilkinin değeri Bitcoin arz ve talebine dayalı iken stablecoin’ler dayalı oldukları varlıkların değerine göre........
© Ekonomim
