Eşitlik olana kadar liyakata dayalı pozitif ayrımcılık ve kota şart
SEDEFED Yönetim Kurulu Başkanı Emine Erdem, “SEDEFED olarak önümüzdeki dönemde öncelikli odak alanlarımız arasında; Türkiye’deki işletmelerin hem ulusal hem de uluslararası rekabetçiliğinde önemli rol oynayacak dijitalleşme, yeşil ekonomi ve toplumsal dönüşüm süreçlerini desteklemek ve kadınların ekonomiye katılımını artırmak yer alıyor” diyor.
Kadınların ekonomik ve sosyal yaşamdaki konumlarını güçlendirmek için her alandaki eşitsizliklerin önüne geçmek gerekiyor. SEDEFED Yönetim Kurulu Başkanı Emine Erdem, bu alanda çok önemli çalışmalara imza atmış bir isim. Atmaya da devam ediyor. Emine Erdem’in bakış açısı son derece net: “Kadın istihdamını artırmak ve çalışan annelerin iş hayatına etkin katılımını sağlamak, ülkemizin sürdürülebilir kalkınma yolculuğunda çok kritik bir role sahip. Ben eşitlik olana kadar liyakata dayalı pozitif ayrımcılık ve kota uygulamalarının yürütülmesi gerektiğine inanıyorum...” diyor.
Ve şöyle devam ediyor: “Kadınların iş dünyasında erkeklerle eşit şartlarda yer alabilmesi için çok boyutlu bir yaklaşıma ihtiyaç var. Birincisi, kadınların önündeki ücret uçurumları, kırık basamak ve cam tavan dediğimiz terfi süreçlerindeki engeller, çocuk ve yaşlı bakım sorumluluğunu kadına ait görme, doğum sonrası iş hayatından uzaklaşmaya neden olan unsurlar gibi yapısal engellerin ortadan kaldırılması gerekiyor. İkincisi, kadınların iş gücüne erişimini kolaylaştıracak esnek veya uzaktan çalışma, süt odaları, uygun maliyetli çocuk bakım hizmetleri gibi destek mekanizmaları sağlanmasına ihtiyaç var. Üçüncüsü ise, kadın girişimcilere özel teşvikler, finansman imkanları ve farklı pazarlara erişim destekleri sunulması. Kadın girişimcilere sağlanacak mentorluk programları da onların daha rekabetçi bir şekilde iş dünyasında yer almalarını destekler nitelikte.”
Sözü Emine Erdem’e bırakalım ve daha eşit ve daha sürdürülebilir bir gelecek için atılması gereken adımları kendisinden dinleyelim…
“Dünya Ekonomik Forumu’nun ‘2025 İşlerin Geleceği Raporu’na göre, önümüzdeki 5 sene önemi artacak en öncelikli meslekler arasında büyük veri uzmanlığı, fintech mühendisliği, yapay zeka uzmanlığı ve yazılım geliştirme mühendisliği yer alıyor. Rapora göre, dünya genelinde çalışanların yüzde 60’ı ise 2030 yılına kadar işlerinin yapay zeka ve dijitalleşme süreçlerinden etkilenerek dönüşeceğine inanıyor.
Bu verilerde gösteriyor ki kadınların dijital yetkinliklerini geliştirerek onları geleceğin iş dünyasına hazırlamak çok önemli. Bu hedefe ulaşmak için planlamaya toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı eğitim politikalarını geliştirmekten ve genç kızların STEM alanlarına yönlendirildiği bir eğitim sürecinden başlamak gerekiyor. Türkiye’nin 146 ülke arasında 127. sırada yer aldığı Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi’ne göre, tam eşitlik için, mevcut ilerleme hızıyla gidilirse 134 yıla ihtiyaç var… Elbette ki bizim kaybedecek böyle bir zamanımız yok. Çünkü küresel ekonomik kriz ortamından bizi çıkartacak olan başlıca güçlerden biri kadınların ekonomiye eşit dahil olması.
Dünya Bankası’nın verileri de bunu destekliyor. Rapora göre, istihdam ve girişimcilikte cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi küresel gayri safi yurtiçi hasılayı (GSYH) yüzde 20’den fazla artıracak ve gelecek 10 yılda cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılması mevcut küresel büyüme oranının iki katına çıkmasını sağlayacak. Böylesi bir fırsat 134 yıl sonraya bırakılamaz. Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, ev işleri, çocuk ve yaşlı bakımını kadının işi olarak gören anlayışın kanaat önderlerinin liderliğinde toplumsal cinsiyet eşitliğinden yana değiştirilmesi, çocuk ve yaşlı bakım hizmetlerinin........
© Ekonomim
