Türkiye’nin en köklü sürdürülebilirlik hamlesi: Cumhuriyet
Ekonomik büyümeyle sosyal adalet, üretimle doğa, hızla sorumluluk arasında bir denge arayışı. Cumhuriyet işte bu dengenin üzerine kurulmuştur.
Cumhuriyet, ulusun geleceğini kendi iradesine, aklına ve emeğine emanet eden büyük bir yeniden doğuştur.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta bu iradenin özünü şöyle ifade eder: “Efendiler, millî hâkimiyet öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taçlar ve tahtlar yanar.”
Bu söz, yalnız siyasal bağımsızlığın değil, düşünsel özgürlüğün de manifestosudur. Cumhuriyet’in kuruluş felsefesi, güçten çok ölçülü olmayı, hükmetmekten çok sorumluluğu esas alır.
Yüz yıl önce inşa edilen vizyon
Bugün, BM’nin ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ insan, gezegen, adalet ve kurum eksenlerinde tanımlanıyor. Oysa Cumhuriyet, bu çerçeveyi yüz yıl önce inşa etmişti: İnsanı özgürleştiren eğitim, doğayla uyumlu kalkınma, kurumların sürekliliği ve toplumsal adalet.
Bu yüzden Cumhuriyet, aynı zamanda Türkiye’nin en köklü sürdürülebilirlik hamlesidir. Ulu Önder Atatürk’ün yüz yıl önce ortaya koyduğu vizyon, bunun en büyük kanıtıdır.
“Efendiler, biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan alırız” derken Cumhuriyet’in düşünsel pusulasını ortaya koyar. Hayatı anlamanın yolu, akılla kavramaktan geçer.
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” derken, bilimi salt ilerlemenin değil, adaletin de teminatı olarak görür. Çünkü aklın görevi hükmetmek değil, denge kurmaktır.
Sürdürülebilirlik dediğimiz şey de tam olarak bu dengenin çağdaş ifadesidir. Ekonomik büyümeyle sosyal adalet,........© Ekonomim





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d