menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yaşar Ercan yazdı: Günebakan 43: “Sevgili Goethe ve Werther’in Acıları”

7 0
30.11.2025

25 Ağustos 2025

Uyku tutmadı. Zihnimi yormayacak bir film izlemek istedim. Bir süredir izlemeyi ertelediğim, Gani Müjde’nin yazıp yönettiği Osmanlı Cumhuriyeti’ni izledim. Film komedi unsurları barındırsa da dram, hatta Neo-Osmanlıcılara eleştiri, türünde. Gani Müjde’nin, “Osmanlı İmparatorluğu, Amerikan mandasına girip ömrünü uzatsaydı ne olurdu?” sorusundan yola çıkarak yazdığını düşündüğüm cesur ve yaratıcı bir senaryo. Başrolde Ata Demirer var. Filmin oyuncu kadrosunu, artık birçoğunu ekranlarda göremediğimiz, dönemin çok ünlü yüzleri oluşturuyor. Sümer Tilmaç, Vildan Atasever, Ali Düşenkalkar, Ruhsar Öcal, Belma Canciğer, Kerem Kupacı, Suzan Kardeş aklımda kalan isimler. Filmin IMDB puanını -kesinlikle- sinematik açıdan değerlendirmeyenler düşürmüş.

26 Ağustos 2025

Hava çok sıcak. Okula gidip gelmem lazım ama güneşin biraz etkisini kaybetmesini bekliyorum. Zaman geçirmek için komedi türünde bir film izlemeyi umarak Youtube’da denk geldiğim Abuzer Kadayıf’ı açtım. 2000 yapımı bir Tunç Başaran filmi olan Abuzer Kadayıf, yükselişini arşa çıkaran arabesk kültürü ince alaycı bir tavırla ele alırken toplumsal gerçekleri de yine Abuzer Kadayıf karakteri üzerinden seyirciye sunuyor. Karaktere usta oyuncu Metin Akpınar hayat vermiş.

Filmde akademisyenken yeterli kazanç ve toplumsal etki elde edememesinden dolayı ikinci bir karaktere bürünüp arabesk şarkıcısı olan Ersin Bey’in hikâyesi anlatılıyor. Ersin Bey’in niyeti sokak çocuklarını hayata kazandırmak. Bu uğurda onlar için açmayı planladığı gençlik merkezi hedefine ulaşıp sokak çocukları için iyi bir gelecek adına başlattığı eğitim vakfını kurduktan sonra Abuzer Kadayıf’ı üstünden atamaz.

Filmin temelinde de bu ikircikli çatışma yatıyor. Toplumun gerçekleri ve bireyin olmak istediği kişi. Her iki karakter özelliği tek bünyede can bulunca ortaya ruhsal yönü olan yer yer komik yer yer dramatik bir yaşam öyküsü çıkıyor. Filmin genelinde toplum eleştirisi yapılırken alt kültürlerin toplumu dejenere ettiği gerçeği vurgulanıyor. Akademisyen Ersin Bey ya da diğer adıyla Abuzer Kadayıf, özellikle büyükşehirlerde kendini öteki hisseden, geçim sıkıntı çeken, yeterli gelir düzeyinden uzakta yaşayan, barınma, beslenme, eğitim gibi sorunlarla mücadele eden -daha doğrusu edemeyen- bireylerin, toplumun arka sokaklarında büyüttüğü arabesk kültürden fazlasıyla etkilendiği gerçeğini kabul ediyor ve bu kültürün toplumsal yaşama yön vermesine ötekilerden biriymiş gibi itiraz etme çabasına giriyor.

Filmin üstünden çeyrek asır geçmesine rağmen çok benzer sorunlarla gündemimizin meşgul olması ise sosyal politikalar konularında başarısızlık olarak yorumlanabilir.

****

Akşamüstü Doğukent’te yükselen kule vinçlerin arasından geçip eve doğru ilerliyoruz. Rüzgâr şiddetini artırdıkça toz bulutları yükseliyor. Arabada olmasak yolumuzu bulacak kadar bile açamayız........

© Edebiyat Burada