menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çin’in Mandela’sı

18 35
previous day

Çin, 1954 yılında, “barış içinde bir arada ya­şamanın” beş ilkesini dış politikasının te­meli olarak ilan etti. Bu beş ilkeyi egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı, birbirine saldırma­ma, birbirlerinin iç işlerine karışmama, eşitlik ve karşılıklı yarar ile barış içinde bir arada ya­şama oluşturuyor.

Çin dış politikada barış içinde bir arada ya­şamayı kendisine temel ilke olarak ortaya ko­yarken ülke içerisinde barış içerisinde bir ara­da yaşamayı mümkün kılmayacak birçok poli­tikaya imza atıyor. Özellikle Türk ve Müslüman Uygur azınlık üzerinde.

Milyonlarca Müslüman Uygur, Çin’in “eği­tim kampı” olarak adlandırdığı kamplarda tu­tuluyor. Bazılarından yıllardır haber alınamı­yor. Kamplardaki yapı en sıkı cezaevi sistemin­den çok daha katı.

Tanıklardan ve kurtulanlardan alınan bilgi, bu kampların adının “eğitim”, amacının “beyin yıkama” olduğu yönünde. Nitekim kamplar­dan kurtulanlar kendilerine “sizin görüşleriniz problemli, sizin beyinlerinizi yıkacağız” söyle­minin sürekli yapıldığını ifade etmişler.

Çin için “din ve dil kötü bir şey”. Uygurların dinini ve dilini yok etme üzerine odaklı bir si­yaset izleniyor. Diğer bir ifadeyle amaç “etnik azınlıkları Çinli yapmak”. Yani “eğitim bahane­siyle kültürü yok etmek”.

Çin’in bu kampları kurarken en büyük ar­gümanı “terörizmle mücadele”. Çin, Uygurları “sadakatsiz” olarak........

© Dünya