menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

AB’nin anti damping cezalarına maruz kalmaya başlayan ihracatımız

18 1
03.04.2025

Yaşadığımız si­yasi olayların ekonomik maliyeti zamanla ortaya çı­kacak. Ancak eko­nomi yönetiminin enflasyonla müca­dele politikasının doğurduğu yan etki­ler ihracatçı şirket­lere zarar vermeye devam ediyor.

Kastettiğim kurların baskı­lanarak TL’nin değerlenmesi değil.

Bundan çok daha önemli olan yapısal bir sorunun hal­ledilmesi gerekiyor. Enflas­yonla mücadele ederken, eko­nomideki yapısal sorunlara değinilmemesi ve dahası bun­ları ortadan kaldıracak hiçbir çaba içine girilmemesi ekono­mimizin geleceği için giderek daha önemli hale geliyor.

Tekrarlamakta fayda var.

Türkiye ekonomisinin bu­günkü sorunlarını sadece pa­ra politikası ile çözmek müm­kün değildir.

Para politikaları yapısal so­runları çözmekte yetersizdir. Sadece kısa dönemde oluşan istikrarsızlıkları giderip, ya­pısal problemlerle baş ede­bilmeleri için ekonomi yöne­timlerine istikrarlı ekonomik bir ortam sağlalar.

Şimdilik bu konuyu tartış­mayı başka bir yazıya bıra­kalım. Benim dikkat çekmek istediğim ihracatçı şirketle­rimizin ve ülkemizin ihracat yapısının içinde bulunduğu bazı açmazlar. Böyle bir yapı ile ihracatta istikrarı temin etmeyi bırakın, çok arzula­nan katma değerli ve rekabet­çiliği yüksek ihracatçı sek­törlerin oluşması hayal.

Sürekli kurları baskılaya­rak ihracatçı şirketlerin sa­dece rekabet gücüne zarar ve­rilmiyor. Aynı zamanda sek­törlerin yapısı bozulurken, Türk firmalarının birbirleri­nin aleyhine birtakım sonuç­lar doğuracak iş pratiklerine başvurmalarına yol açıyor.

Maalesef bunlara yol açan bazı şirketlerin siyasetle olan ilişkileri bu tarz davranışlar içine girmelerini teşvik ediyor.

Bugün ihracatçı bazı sek­törlerimiz sadece değer ka­zanan TL’den şikâyetçi değil. Bu durum artık veri alınmış gibi bir şey.

Şu anda endişe duymaya başladıkları çok........

© Dünya