AB’nin anti damping cezalarına maruz kalmaya başlayan ihracatımız
Yaşadığımız siyasi olayların ekonomik maliyeti zamanla ortaya çıkacak. Ancak ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele politikasının doğurduğu yan etkiler ihracatçı şirketlere zarar vermeye devam ediyor.
Kastettiğim kurların baskılanarak TL’nin değerlenmesi değil.
Bundan çok daha önemli olan yapısal bir sorunun halledilmesi gerekiyor. Enflasyonla mücadele ederken, ekonomideki yapısal sorunlara değinilmemesi ve dahası bunları ortadan kaldıracak hiçbir çaba içine girilmemesi ekonomimizin geleceği için giderek daha önemli hale geliyor.
Tekrarlamakta fayda var.
Türkiye ekonomisinin bugünkü sorunlarını sadece para politikası ile çözmek mümkün değildir.
Para politikaları yapısal sorunları çözmekte yetersizdir. Sadece kısa dönemde oluşan istikrarsızlıkları giderip, yapısal problemlerle baş edebilmeleri için ekonomi yönetimlerine istikrarlı ekonomik bir ortam sağlalar.
Şimdilik bu konuyu tartışmayı başka bir yazıya bırakalım. Benim dikkat çekmek istediğim ihracatçı şirketlerimizin ve ülkemizin ihracat yapısının içinde bulunduğu bazı açmazlar. Böyle bir yapı ile ihracatta istikrarı temin etmeyi bırakın, çok arzulanan katma değerli ve rekabetçiliği yüksek ihracatçı sektörlerin oluşması hayal.
Sürekli kurları baskılayarak ihracatçı şirketlerin sadece rekabet gücüne zarar verilmiyor. Aynı zamanda sektörlerin yapısı bozulurken, Türk firmalarının birbirlerinin aleyhine birtakım sonuçlar doğuracak iş pratiklerine başvurmalarına yol açıyor.
Maalesef bunlara yol açan bazı şirketlerin siyasetle olan ilişkileri bu tarz davranışlar içine girmelerini teşvik ediyor.
Bugün ihracatçı bazı sektörlerimiz sadece değer kazanan TL’den şikâyetçi değil. Bu durum artık veri alınmış gibi bir şey.
Şu anda endişe duymaya başladıkları çok........
© Dünya
