Osmanlı Avrupa’ya Gebedir, Avrupa İslam’a Gebedir!
Başlıkta geçen Üstad Bediüzzaman’ın bu sözlerini tekrardan bana hatırlatan yaşadığım bir anekdottur. Geçen hafta bir vesileyle Nemrut dağına gitmiştik. Orada bulunan devasa heykellerin tarihi kalıntılarıyla birçok soruyla birlikte günümüzde ziyarete sunulma şekliydi. O bölgenin en yüksek dağının zirvesinde devasa olan heykeller yan yana dizilmişti. O dönemdeki sosyolojiyi anlamaya çalışırken heykellerin hangi zorluklarla rakımı en yüksek dağlarda bulanmalarının farklı hikâyeleri vardı.
Fakat daha çok dikkatimizi çeken orada bulunan yabancı turistlerin heykellere yaklaşımıydı. Hepsinin ne kadar manevi boşluk yaşadığının canlı bir simgeleriydi. Kimisi Yogo şeklinde o heykellerin karşısında dakikalarca gözlerini kapatıp durması, kimisinin başının üstüne bir şal atarak ve ellerini birleştirerek dakikalarca beklemesi dikkat çekiciydi. Hatta bazıları saatlerce o heykellerin karşısında gözleri kapalı bir şekilde durarak âdete bir dini ritüeli andırıyordu.
Avrupa’dan gelen turistlerin o duruşlarından ne kadar ruhlarının aç olduğu ve bir........
© Doğruhaber
