Kadınlar askerlik yapsın mı, yapmasın mı?
Meclis’e bir dilekçe verilmiş. Cümle net: “Kadınlar da zorunlu askerlik hizmeti yapsın.”
İlk bakışta kulağa eşitlik gibi geliyor. Bir yanımız “nihayet kadınları da vatandaş saydılar” diyor, diğer yanımız “o çantaları kim taşıyacak” diye ürperiyor.
Çünkü mesele sadece “eşitlik” değil; fizyoloji, tarih ve zihniyet üçgeninde sınanan bir konu bu.
GÜÇ MÜ, ZEKÂ MI, DENGE Mİ?
Kadınlar olarak zekâ, sezgi, strateji, kriz yönetimi ve dayanıklılık konusunda sınandığımız yerler çok oldu. Bir çocuğu ateşler içinde sabaha kadar bekleyip ertesi gün işe giden bir kadının moral gücü bir taburun enerjisine bedeldir. Ama dürüst olalım, askerlik mesleği hâlâ fiziksel güç merkezli bir sistem. Silah, tüfek, sırt çantası, gece eğitimi, dayanıklılık testleri... Kas oranı farkı burada “eşitsizlik” değil, “biyolojik gerçeklik” olarak karşımıza çıkıyor.
Bu farkı kabullenmek eşitliği reddetmek değil. Belki de asıl mesele, “askerlik sadece kasla mı yapılır?” sorusunu sormak. Çünkü savaşın biçimi değişti; artık silah kadar zihin, strateji kadar iletişim belirleyici...
KADINLAR ASKERE ALINSAYDI NE OLURDU?
Ama hadi biraz hayal edelim:
Gerçekten kadınlar askere alınsaydı ne olurdu?
Kadınlar kışlaya adımını atar atmaz, askeriyede görünmez bir dönüşüm başlardı.
- Denge, zarafet ve planlama artık emir komuta zincirine dâhil olurdu.
........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d