Türkiye, Rusya, Ukrayna ve Portakal ağacı
MOSKOVA
16 Mayıs günü Türk televizyonları tarafından halkımıza, “tüm dünyanın gözü kulağı İstanbul da” diyerek anlatıldı Rus ve Ukrayna heyetlerinin İstanbul’da buluşması.
Devletten ihaleler alan, devletin hık dediğini bık demekle mükellef olan haber ajansları ve gazetelerin maaşlı elemanları olan “muhabir, kameraman ve sunucular” Dolmabahçe'de bulunan Cumhurbaşkanlığı Ofisinin önünde kuru kalabalık yaparak tüm gün bekledi.
Sanki içeride çok önemli şeyler konuşuyorlarmış havası estiren gazeteciler ve televizyoncular, maalesef o kadar kötü mesleklerini icra ediyorlar ki, dünya kamuoyunu boş yere meşgul ediyorlar.
Şimdi gelelim işin aslına…
Hatırlarsanız, 18 Şubat günü Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da bir araya gelen Rusya ve ABD heyetleri, ikili ilişkilerin yeniden tesisi ve Ukrayna'daki savaşa son verilmesi gibi başlıkları ele almıştı.
Ardından 11 Nisan’da, Büyükelçilik faaliyetlerine ilişkin konuların ele alındığı görüşme, Beyoğlu'ndaki Rusya'nın İstanbul Başkonsolosluğu'nda saat 09.45'de başladı ve 15.35'de sona erdi.
Bu iki heyet arasındaki ilk görüşme, ısınma konuşmaları idi, ikinci ve beş saat süren buluşmada ise tabii ki sadece elçilik faaliyetleri konuşulmadı.
Mayıs ayına geldiğimizde ve Ukrayna-Rusya arasındaki görüşmelere baktığımızda, görüşmelerin Ukrayna tarafından istenmediği zaten Fetullah okullarında eğitim alıp, “yüksek zekalı” diye Amerika’da ücretsiz eğitim aldırılan, Ukrayna Savunma Bakanı yapılan Rustem Umerov’un Ukrayna heyetine başkanlık etmesinden belliydi.
Umerov’un anne ve babası Kırımlı, dolayısı ile bu görüşmelere başkanlık edip, nefret ettiği Ruslar ile ateşkes görüşmesi yapabilmesi ve bunu nihayete erdirmesi bile mucizevi bir durum olacaktı.
Sadece bu detay bile, bu görüşmelerden bir şey çıkmayacağı sinyalini güçlü bir şekilde verirken, maalesef bu detayı hiçbir gazeteci vermedi.
Toplantı başladı mı, başlayacak mı derken, iki saat süren toplantının bir anda bittiği söylendi basına.
Şaka gibi, koca koca, kazık kadar adamlar, hiçbir şey konuşmadan dağılıyordu. Aslında İstanbul’da dağ fare doğurdu, çünkü........
© Dikgazete.com
