Nihat Genç’in kıblesi
Mesele, şahıslar değil, Müslümanların asırlık savrulma hikâyesidir. Nihat Genç, sadece bu savrulmayı gösteren bir turnusol kâğıdı oldu.
Türkiye’de her kamusal şahsiyetin, aydının vefatından sonra “Nasıl bilirdiniz” tartışması yaşanır. Kadir Mısıroğlu, Sezai Karakoç, Mehmet Doğan, Akif Emre gibi hayat seyri, istikameti net simalar için bu sorunun cevabı da nettir; hemen hemen herkes, “iyi bilirdik” der. Ama Nihat Genç (1956 - 4 Temmuz 2025) gibi uçlar arasında savrulan radikal aydınlar için “Nasıl bilirdiniz?” sorusunun cevabı da “iyi bilirdik” ile “iyi bilmezdik” uçlarına düşer. Onun gibi radikal, tartışmalı kişiler hakkında hüküm verme zorluğu, İslâmî camiada bölünmeye yol açar.
Nihat Genç, İslâmcılıktan milliyetçiliğe, milliyetçilikten ulusalcılığa, İslâmcı anarşistlikten Kemalist anarşistliğe savrula savrula İslâm düşmanı Kemalizm’de karar kılmıştı. Ama Müslümanlar, yaşadıkları derin kafa karışıklığından dolayı bir türlü onun geldiği, durduğu yeri net olarak göremiyorlar, hüküm veremiyorlardı. Genelde aydınlar, özelde Nihat Genç hakkında tahlil, üç parametreye göre yapılır:
1. Akide
2. İdeoloji
3. Ahlak
Nihat Genç güzellemesi yapan Müslümanlar, temelde birinci ve ikinci parametreyi es geçerek sadece üçüncü parametreye göre hüküm veriyorlar: “O ne namuslu, omurgalı, yürekli, dürüst, yiğit, delikanlı, müdânâsız, eyvallahsız, vatansever adamdı, hep dik durdu, eğilmedi, bükülmedi vs.” Birinci parametre olarak akidesine gelince, “O, Allah ile arasındaki bir şeydir.”, ikinci parametre olarak ideolojisine gelince, “O, tam bir vatanseverdi.” şeklinde kaçamak cevaplarla işin içinden sıyrılıyorlar. Hâlbuki Nihat Genç’in son nefesine kadar akidesi sekülerizm (küfür), ideolojisi Kemalizm idi.
Nihat Genç, 20 Ekim 2023 tarihli son yazılarından birinde açıkça İslâm dâhil bütün dinlere karşı çıkarak laiklik, demokrasi ve cumhuriyeti savunuyor, “‘Şeriat-Hilafet’ sloganı İsrail’in soykırımından aşağı değildir.” diyordu:
“‘Şeriat/hilafet’ diye bağıranların dünyaları geçmiş ikibin yılın dünyası, kavramları aynı, dünyaları hiç değişmemiş gelişmemiş, bu gençlerin ağzına diline beynine daha gelişkin kavramlar verebilmeliyiz, Cumhuriyet gibi, hukuk karşısında herkesin eşitliği gibi! Hiçbir ‘dinin’ siyaset yapmasına savaş kararları almasına izin verilmemesi gibi! Her ülkenin kendi hukuku kendi adaleti ve kendi topraklarını koruyabilme iradesinin halifelik gibi tek kişide değil ‘millet’de olduğu öğretmek gibi! ‘Şeriat-Hilafet’ sloganı İsrail’in soykırımından aşağı değildir! Toprağımızı ve cumhuriyetimizi hangi mezhep ırk dil din olursa olsun ‘hep’ birlikte savunabilmek için dilimizi ortaçağın kutsal ilahi kelimelerle oluşmuş hapishanesinden kurtarmamız şarttır!” (*).
Ve Genç'in son sözü, vasiyeti, “(Laik) Cumhuriyeti yaşatın.” olmuştu. Yani Genç'in mümin olarak öldüğüne delil yoktu. Kaldı ki Peygamber Efendimiz s. a. v. buyuruyordu:
“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.”
Bu yüzden,........
© Dikgazete.com
