menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Silmek isteseler de silemezler

22 0
04.05.2025

@FeyzaBayraktar_

info@feyzabayraktar.com

Geçenlerde, yurt dışından gelen misafirlerimle Dolmabahçe Sarayı’nı gezdim. Atatürk’ün hayata gözlerini yumduğu odaya her girişimde içimde bir sızı belirir. Bu kez yalnızca bir vedanın değil, o büyük mirasın sistemli bir biçimde aşındırılmaya çalışılmasının yarattığı derin üzüntü vardı yüreğimde.

Bazı insanlar sadece tarihe geçmez, tarihin yönünü değiştirir. Atatürk, işte böyle bir isim. O, bir halkı edilgenlikten iradeye, mutlak kabulden sorgulamaya, kadercilikten akla yönlendirdi. Ancak her büyük figür, kendi büyüklüğüyle orantılı bir direnç de doğurur. Atatürk bir aynaydı. Ve o aynaya bakan herkes, kendisiyle yüzleşti.

Onun etrafında yıllardır dönen tartışmalar yalnızca tarihsel bir hesaplaşma değil, aynı zamanda bireysel ve kolektif psikolojik çatışmalar. Bu çatışmalarda sıklıkla savunma mekanizmaları devreye girer. Kimileri, projeksiyon yoluyla Atatürk’e kendi yetersizliklerini yansıtır. Kimileri, inkâr veya değersizleştirme gibi mekanizmalarla onun mirasını reddeder. Bu bireysel süreçlerin toplumsal kutuplaşmaları nasıl beslediğini göz ardı edemeyiz.

Bu etkiyi anlamak için önce Atatürk’ün sadece bir lider değil, bir fikir ve yön duygusu olduğunu kabul etmek gerekir.

Mustafa Kemal Atatürk yalnızca bir lider değil, bir zihniyet, bir yön duygusudur. Yıkılmış bir imparatorluktan sadece bir ülke değil, yepyeni bir bilinç yarattı. Senelerdir bu bilinci silmeye çalışanlar, aslında onun gölgesinde ezilenlerdir.

Carl Gustav Jung’un ‘gölge arketipi’ kavramına göre birey kendinde eksik gördüğü özellikleri dış dünyaya yansıtarak bastırır. Atatürk gibi akılcı, karizmatik ve tarih yazan bir figür, bazı liderlerde kıyaslanamaz bir baskıya dönüşür. Jung’un kuramına göre bu bir savunma mekanizmasıdır. Kişi gölgesiyle yüzleşmek yerine........

© Diken