menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ekonomik kriz, ahlaki çöküş

29 0
06.07.2025

@FeyzaBayraktar_

info@feyzabayraktar.com

Piyasa değerlerinin dalgalandığı yerde, insani değerler de sarsılır. Çünkü ekonomi yalnızca rakamların değil, insanların da hikâyesidir.

Ekonomik göstergeler bozulduğunda çoğumuzun refleksi fiyat etiketlerine kayar. Marketteki peynirin gramı, akaryakıtın litresi, kiraların metrekareye oranı…

Oysa bu verilerin altındaki asıl hikâye başka bir yerde yazılır; toplumun ahlaki yapısında. Enflasyon sadece fiyatları değil, değerleri de etkiler. Etiketlerin büyüdüğü, ilkelerin küçüldüğü bu ortamda, bir ülkenin görünmeyen ama hissedilen felaketi başlar. Çünkü kriz yalnızca maaşları değil, anlamları da küçültür.

Güven duygusu toplumun damarlarında dolaşan görünmez bir para birimidir. O değer kaybettiğinde, döviz kuru değil, insanlık kuru düşer. İnsanlar birbirine “İyi biri mi?” değil, “İşe yarar mı?” diye bakmaya başlarsa o toplumda görünmez ama yakıcı bir sızı başgösterir; ahlak enflasyonu.

Her toplum ekonomik kriz yaşayabilir. Ama aynı krize verilen tepkiler, o toplumun iç yapısını, etik dokusunu ortaya çıkarır. Bazıları bu dönemde paylaşmayı seçer, bazıları içine kapanır. Kimileri ‘ben’ der, kimileri ‘biz‘.

Buradaki farkı belirleyen şey yalnızca açlık değil, adalet duygusudur. Sistem adilse, yoksulluk dayanışma doğurur. Adalet zedelenmişse, kriz insanları birbirine düşürür. İşte burada ‘ahlaki bağışıklık sistemi‘ devreye girer. Literatürde adı olmayabilir, ama etkisi her yerde hissedilir: Toplumun etik refleksi.

Bu bağışıklık sistemi güçlü olan toplumlar, tıpkı 2’nci Dünya Savaşı sonrası Almanya örneğinde olduğu gibi, ekonomik yıkımı sadece yatırımlarla değil, ahlaki restorasyonla aşarlar.

Açlık sadece mideyi değil, muhakemeyi de bastırır. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi tam da bunu gösterir: Temel ihtiyaçları karşılanmayan insan, soyut değerleri taşıyamaz.

Bugün Türkiye’de birçok kişi için dürüstlük bir ideal değil, risktir. Doğru olanı yapmak pahalı, yanlış olanı seçmek pratik görünüyor. Bu sadece bireyin ahlakıyla ilgili değil; sistemin dayattığı normlarla da ilgili. Ken Loach’un ‘Ben, Daniel Blake’ filminde olduğu gibi: Devletin........

© Diken