menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türk işi

26 32
19.01.2025

MUSTAFA ALP DAĞISTANLI

mustdagistanli@gmail.com

Nâzım Hikmet, Temmuz 1935’te Tan gazetesinde Orhan Selim imzasıyla yayınlanan bir yazısında “Çin işi, Japon işi, Şam işi, Antep işi filan diye” bir sürü işler sıralayıp şöyle açıklar:

“Çin işi, Japon işi denince akla, üzerleri nakışlı kağıt yelpazeler, alaca boyalı oyuncaklar, tepelerine sipsivri kar yağmış, kelle şekerlerine benzeyen dağ resimleri ve yedi başlı, uzun yeşil kuyruklu ejderhaları aydınlatan kağıt fenerler gelirdi.

Halep işi kebap olur.

Şam işi denince, sedef kakma masalar, oymalı cigara iskemleleri gelir akla.

Antep işi, rüyada dokunmuş gibi incecik kumaşların üstünde ipekli nakışları hatıra getirir…”

Doksan yılda bazı şeyler değişti. Japon işi, Nâzım’ın söylediklerini gene çağrıştırsa da kaliteli teknolojik ürünlerle, bunları üreten akıl ve kültürle anılıyor daha çok.

Çin işi, seramik, çini gibi kimi eşyalarda yine Nâzım’ın sözünü ettiği inceliği taşıyorsa da ‘Çin malı’ diye yeni bir deyiş ünlendi, yayıldı; ucuzluğu ve kalitesizliği vurgulamak için. Bu deyiş öyle oturdu ki, muazzam ekonomik/teknolojik atılımlarıyla parasını verene kalite de sunan, elektronik, yapay zeka, bilişim gibi ürünlerde ABD’yle aşık atan Çin yoksayılıyor.

Nâzım bu ‘iş’leri şöyle bağlıyor:

“Velhasıl, bütün bu ‘işi’ sözüyle biten şehir ve ülke isimleri bir marifetin, bir sanatın, bir güzelliğin ifadesiydi.”

Bir olumsuzluk yüklenmiyormuş bu ‘işi’lere, zaten yazıyı da olumsuzluk taşıyan yeni bir ‘işi’ peydahlandığı için yazmış, oraya getiriyor:

“Şimdi son günlerde gazeteler ortaya yeni bir tabir attılar : Habeş işi!…”

Nâzım ‘Türk işi’ni saymamış yazısında, demek ki o zaman bu deyiş yokmuş, bu deyişi gerektirecek toplumsal ortam/koşullar yokmuş. Eğrisiyle doğrusuyla genç cumhuriyetin idealizmi henüz yeterince aşınmamış demek. ‘Türk işi’ de........

© Diken