Kılavuzu 'İmla/Yazım Kılavuzu' olanın kalemi…
Çevirmen okurumuz Cristina Schnettger şu mektubu gönderdi:
“TDK sözlüğüne göre kurum, kuruluş, kurul ve iş yeri adlarına gelen ekler kesme işaretiyle ayrılmaması gerekmesine rağmen (verilen örnek ‘Türkiye Büyük Millet Meclisinin 3’üncü oturumu yapıldı’) birçok yayında kesme işaretiyle ayrı yazılıyor, editörüm de aynı (örneğin Türkiye Turing Kulübü’nün) düzeltmeyi yapıyor. Hangisi doğrudur? TDK sözlüğü referans alınmıyor mu?”
Büyük imla kılavuzu savaşları geçti, ama sorunlar bir çözüme, ilişki de barışa erişemedi hala, Kuzey’le Güney Kore gibiler: ateşkes var ama teknik olarak savaş halindeler.
Schnettger’e ne diyeceğimi doğrusu bilemiyorum. Ben ayırıyorum. Neden? Herhalde kural sayısını azaltmak için: Özel adlar takı aldığında kesme işaretiyle ayrılıyorsa hepsi ayrılsın, olsun bitsin diye. Ama kılavuzlar gibi ben de ‘Türkçenin, Türkçede…’ diyorum ayırmadan. Ama sorun sadece kesme işareti değil ki.
12 Eylül 1980 darbesinden önce Türk Dil Kurumu kuralları koyar, imla/yazım kulavuzu çıkarırdı. Dilde arınmayı savunanların hakimiyetindeydi bu kurum, arınmayı ‘uydurukçuluk’ sayanlar sağcılar tanımazdı TDK’nın otoritesini. 12 Eylül darbesiyle TDK’da iktidar öbür tarafın eline geçti, tabii imla kılavuzu da. Eski TDK ekibi, bunun üzerine, Dil Derneği’ni kurdu, kendi yazım kılavuzunu çıkardı. Bu kadarla kalmadı, bu ekipten Ömer Asım Aksoy da bir yazım kılavuzu çıkardı. Bitmedi, Yeni TDK ekibinden Mertol Tulum da kendi imla kılavuzunu çıkardı.
Sorunu gösteren bir örnek, Mertol Tulum’un eski TDK ekibinin yeni TDK kılavuzunu eleştirisine yazdığı uzun cevaptaki bir dipnotta var:
“Bana göre bir takım, pek çok, bir sürü gibi, bu da bir çok şeklinde yazılmalıdır; ancak burada prensip olarak, ‘İmla Kılavuzu’nda yer alan yaygınlaşmış şeklini kullandım.”
Mertol Tulum (Türkçe Ülkesindeki Sarsıntı, Ketebe Yayınları) bu cevap yazısını yeni TKD’nın siparişi üzerine yazdığı için onların kullanımına uymuş sanki.
Bir yazar bu kılavuzların hangisine uysun şimdi? İşte Cristina Schnettger kurum adlarında TDK’nın kılavuzuna uymuş, ama sorun bitmemiş, çünkü çalıştığı yayınevi o kılavuzu kabul etmiyor. Yazar hangi yayınevinin hangi kılavuzu kabul ettiğini mi kollamalı? Yayınevi içinde ayrı yazım kuralları uygulayan editörler yok herhalde (emin değilim), her yayınevi bir dil tutturmak istiyor.
Bana ne! Bildiğin Gibi Değil – Osmanlı‘yı Can Yayınları’na verdiğimde özellikle, üstüne basa basa belirtmiştim: Lütfen benim yazım biçimlerime uyun, kılavuzlarla anlaşamadığım durumlar oluyor. İsterseniz kitabın başına bir not koyun, ‘Yazım saçmalıkları yazarın tercihidir’ diye.
Ne oldu? Beni delirten örneklerden birini söyleyeyim: Ben ‘abdest’ yazmıştım, ‘aptes’ yapmışlar........
© Diken
