Füruzan'ın röportajlarındaki dil dikenleri
Füruzan’ın Balkan Yolcusu kitabı şu paragrafla başlıyor:
“Bu Balkanlar’a, tarihe ve yaşananlara doğru çıktığım yolculukta, bana en genel bilgileri yeniden anımsamak düşüyor. Osmanlı’nın bıraktığı yerlere, attığı ilk adımlarla karşılaşmak için.”
İlk cümlede sözdizimi iyi değil. Şöylesi daha iyi değil mi:
“Balkanlar’a, tarihe ve yaşananlara doğru çıktığım bu yolculukta, bana en genel bilgileri yeniden anımsamak düşüyor.”
İlle de ‘bu’yla başlayacaksanız, peşine virgül koymalısınız cart diye anlaşılsın diye. Füruzan gelişigüzel, kimi yerde saçmasapan bol keseden kullandığı virgülü burada gerekli olduğu yerde esirgemiş.
Kitaba ‘bu’ diye başlayıp Balkanlar’ı, tarihi, yaşananları gölgelememek iyi.
İkinci cümle de sorunlu, ne anlayacağımı bilemiyorum. İlk bakışta cümlenin grameri bozuk görünüyor bana. Size nasıl geliyor? Basit bir niyeti belirten bir cümle üzerinde bu kadar durmak zorunda niye kalalım yahu? Niye birkaç kez okuma ihtiyacı duyayım? Acaba cümle yanlış değil de o virgül mü yanlış? Yani yazarımız Osmanlı’nın ilk adımlarını mı bulmak istiyor? Virgül olmasa böyle anlayabilirim. Olunca hiçbir şey anlamıyorum.
Bir iki örnek vereyim de Füruzan’ın virgülleri nasıl kullandığını, okura nasıl sorunlar çıkardığını görün:
“Stalinist etkilere ‘Hayır’ diyen, Tito’nun Yugoslavyası’nın da 90’larda kanla, savaşla parçalanacağını doğrusu kimse düşünmüyor.” (‘Diyen’den sonra virgül niye var?)
“Günümüze ulaşabilmiş, Osmanlı yapılarının…” (Tamlamayı virgülle bölmenin amacı ne?)
Sait Faik Hikaye Armağanı’nı (1972) kazanan hikaye kitabı Parasız Yatılı‘da da var böyle virgül örnekleri:
“Kadın için de, çocuk içinde, yaşama başlardı.” (İkinci virgül anlamı dağıtıyor, daha doğrusu cümleyi anlamsızlaştırıyor.)
Füruzan’ın ikinci röportaj kitabı da Yeni Konuklar. Ben bu iki kitaptan önce Parasız Yatılı‘yı okumuş, dilini de çok beğenmiştim. Şu yukarda saydığım virgül tuhaflıklarından başka kusur bulamamıştım. Ama röportaj kitapları dil dikenleriyle dolu.
Balkan Yolcusu‘nda ilk paragrafın gösterdiği sözdizimi sorunlarıyla sonra da karşılaşıyoruz:
“Rumeli’de 1878 Antlaşması’nın sonuçları kargaşayı önleyememişti.”
Şu daha iyi: 1878 Antlaşması’nın sonuçları Rumeli’de kargaşayı önleyememişti. (Başka yerlerde önlemiş olabilir ama Rumeli’de…)
Sözdizimi hataları masum sayılır, bayağı bozuk, berbat cümleler var. Yeni Konuklar‘da en az 11 sayfaya “kötü cümle” diye not koymuşum: 44, 46, 68, 70, 130, 139, 140, 146, 307, 313, 319. Bir sayfada birden fazla kötü cümleye rastlandığı da oluyor. Bir örnek:
“Almanların Türk ya da diğer yabancı işçilerin bir arada çalıştıkları durumlarda Alman işçileri, konuk işçilerin güçlerini uzun yıllara dağıtarak, daha dikkatli çalışmamalarından yararlanmakta ve yabancı işçilerin daha çok çalışarak kendi yapmaları gereken işlerin de onlar tarafından yapılmasını beklemektedirler.” (s. 130)
Balkan Yolcusu‘ndaysa 12 sayfaya “kötü cümle” uyarısı koymuşum: 9, 11, 21, 29, 97, 100, 109, 112, 200, 201, 204, 206. Bir örnek:
“Dağlardan, Sırpların sürdürdükleri top atışlarını dağılan parçalardan geçerken insanlar korunmak için hassa mimarının köprüsü üstünde demir çubuklara astıkları ahşap bir korugan yapmışlar.” (s. 109)
Yanlış parantez kullanımına şahane bir örnek var Yeni Konuklar‘da (s. 43):
“Batı Berlin’de 77 tane sinema var. Bu sayıdan, sürekli olarak seks filmi oynatanları (bir tanesi adamakıllı gülünçtü sinemaların. Bir okullu kız için rapor, bir okullu kızın yetişmesi, bir okullu kızın anıları, bir okullu kızın düşleri vb gibi dizileriyle bu okullu kız sorununu sundu da sundu. Okullu kızlar da salt sağa ya da sola yanlamış bir dönüşle yetinerek çırılçıplak boy gösteriyorlardı afişlerde. Bir ara da Kantstr’nin oralarda saraylı maraylı, haremli hayretengiz seks filmleri salgını başgöstermişti.), bulvar sinemalarını da çıkaracak olsak bile geriye kalan sinema sayısı kaliteli filmlerle gerçek bir sinematek anlayışı içinde çalışıyor.”
Hele cümle içindeki parantez olabildiğince kısa tutulmalıdır. Füruzan’ın dört cümle barındıran........
© Diken
