Deyimlerin sırrı
Deyim parçalarının toplamından ayrıdır ve büyüktür. Kendisini oluşturan kelimeleri sözlük anlamlarına döktüğümüzde deyim genellikle bir şey ifade etmez ya da saçma bir söz söyler. ‘Şeytanın bacağını kırmak’ gibi. Şeytanı yakaladın da bacağıyla yetineceksin ha..! Meyhaneye kapağı atıp ‘aslan sütü’ istediğinizde yanlış yere geldiniz diye kapıdışarı edilmiyorsanız deyim sayesindedir.
Deyimler uzun zamanda oluşmuş, oturmuş, tutmuş sözler; anlatım kabiliyetleri yüksek. Tabii yerli yerinde ve doğru kullanılırlarsa. Bakın Refik Halid Karay ne diyor:
“Lisan, gramer yapısı veya iskeleti üzerine kurulu kelimelerle bezenip ortaya konmuş bir vücuttur ama asıl canlılığını tabirlerden alır. Tabirlerinin ve savlarının çokluğu ve hoşluğu nispetinde lisan ifadeli ve belagatlıdır.”
Yanlış birkaç örnek üstünden bu deyim konusuna daha önce de değinmiştik bu dikenli köşede. Şu da öyle örneklerden biri:
“Her geçen yıl su kaynakları azalan bölge su stresi altında. Ve işte şimdi böyle bir bölgenin tam ortasına milyonlarca ton suyu fil gibi emen dünyanın en tehlikeli ve zehirli bir madenini kurmak için çalışmalar tüm hızıyla sürüyor.”
‘Fil gibi’ deyimi bir büyüklük anlatıyor, bir abartı gösteriyor; ama insandan bahsederken. Milyonlarca ton su karşısında caanım fil nedir ki? Ancak 25 litre su çekebilir hortumuyla. Miktar meselesi bir yana, bu deyimin böyle bir bağlamda kullanılması yakışıksız da. Doğayı mahvedecek bir işi, madenciliği file benzetiyorsun. Hiç olmayacak şey.
Şuna da bir bakın:
“Yazma eylemi sırasında eğer gözünüz kulağınız başka yerde değilse, konsantrasyon ibreniz tavan yapmışsa dışarda olup bitenleri duymaz ve görmez olursunuz.”
Deyim, aslında, ‘tavan yapmak’. “Konsantrasyonunuz tavan yaptı” demek niye yetmiyor? (Bana hiç de güzel gelmeyen bir deyiş ya neyse.) İbre kadrandan nasıl çıktı, neden çıktı ki?
Nedir ibre?
Şuymuş:
“Ölçü aletleri, saat ve göstergelerde sayı veya işaret göstermeye yarayan hareketli iğne.” (TDK Güncel Sözlük)
İbre kadran içinde olmayınca çam, ardıç, sedir gibi ağaçların iğnesine dönüşür.
İbre’li deyim de şöyle: “İbre Ekrem İmamoğlu’ndan yana döndüğü için iktidar darbeye kalkıştı.”
Kısacası, ibre tavan yapmaz. Fakat ne bileyim mesela otomobillerin hız kadranları da teknolojiyle birlikte değişmiştir belki, bir çubuk aşağı-yukarı oynuyordur, rakamlar inip çıkıyordur… Eskiden ibre 180’e falan ‘dayanıyordu’, ‘vuruyordu’.
Deyimler değiştirilmez değildir tabii, ama bu değişikliği bilinçle yapmak, bir yaratıcılık göstermek, deyimi........
© Diken
