menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

'Küfr ile dünya durur, zulm ile durmaz'

18 0
06.07.2025

mustdagistanli@gmail.com

Han Duvarları’nın şairi Faruk Nafiz Çamlıbel gençliğinde Mehmet Akif’i ziyaret ettiği bir gün ona şu şiirini okumuş:

Bir kafileyiz ki şadımız [sevincimiz] yok

Şadolmak için inadımız yok

Seyyaresiyiz [gezegeniyiz] feza-yı nazın [naz aleminin]

Bir nokta-yı istinadımız [dayanak noktamız] yok

Dergah-ı bülend-i Kibriyayı [Tanrının yüce dergahını]

Tacize değer muradımız yok

Manend-i ilah perdepuşuz [ilah benzeri perde çekeniz]

Asar [eserler] üzerinde adımız yok.

Şiirin son iki dizesini ise Akif’in Müslümanlığını incitirim diye okumamış. Akif daha sonra bu son iki dizeyi öğrenmiş, Faruk Nafiz ziyaretine geldiğinde, “Şiirinin son beytini o gün bana niçin okumadın?” diye sorup ezberden kendi okumuş:

Mahluka inan olur mu Faruk?

Hallakına [Yaratıcısına] itimadımız yok!

Sonra da “Benim Müslümanlığım bu beyitten rahatsız olmaz” demiş.

Bugün devletin şu ya da bu koltuğunda oturanlara kalsa Faruk Nafiz, elleri arkasından kelepçelenir, kafasına bastırılarak iki büklüm yürütülür, içeri tıkılırdı.

Mehmet Akif de LeMan‘daki karikatürü görse, en fazla, “Benim Müslümanlığım bu karikatürle zedelenmez, İslam da bu karikatürle yıkılmaz” derdi.

LeMan‘a saldırıları kınayan Antikapitalist Müslümanlar da aynı şeyi söylüyor aslında, üstelik bu tutumlarını da Kuran’a, Nisa Suresi 140. Ayet’e dayandırıyorlar:

“Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze dalıncaya kadar yanlarında oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz.”

LeMan‘daki karikatür dinle minle, peygamberle meygamberle alay malay etmiyor, ama ‘Türk Tipi Başkanlık Rejimi’ sultası öküz altında peygamber arıyor, sahibinin yargısı da buluyor tabii -çünkü ihtiyacı var. Savcılığın tutuklama talep ettiği sevk yazısında, karikatürle ilgili şöyle deniyor: “… şehrin bombalanmasından Hz. Muhammed ile Hz. Musa’nın sorumlu tutulduğu…”

‘Adalet’ Bakanı Yılmaz Tunç şöyle diyor:

“Peygamber Efendimizin karikatürize edilmesi ya da herhangi bir şekilde görsel olarak temsil edilmeye çalışılması; sadece dini değerlerimize değil, aynı zamanda toplumsal barışa zarar vermektedir.”

Tartışmalı bir konu bu resim meselesi. Muhammed’in resmedilmesi hiç de yeni bir şey değil. Bilinen belki de en eskisinde (1307 tarihli) İsa eşek, Muhammed de deve üstünde resmedilmiş.

E yine birileri resmedebilir isterse, edebilmeli. Fakat mesele resmetmenin ötesine geçiyor hemen: ‘Alay ettin!’

Eleştiriye tahammülsüzlük bu. Senin dogmanı ben niye kabul edecekmişim? Eleştirebilmeliyim, alay da edebilmeliyim.

Geçen gün HaberTürk’te bu meseleyi çaya kurabiye ediyordu dört konuşmacıyla bir sunucu. Orhan Bursalı karikatürü savundu, LeMan‘ın açıklamasını da vererek. Sunucu Hülya Hökenek şöyle höktü Bursalı’ya:

“İfade özgürlüğü açısından bakıyorsunuz. Kutsallara saygı açısından bakmak gerekmiyor mu?”

Bursalı cevap vermeye fırsat bulamadı, salyaları gözlerinden akmakta olan öbür üç kişiden biri dayanamayıp ağzını açtı…

Kesinlikle ifade özgürlüğü açısından bakılmalı, geri kalan bütün ‘ölçüt’ler sansürdür, sansüre yol açar. Sansür de bütün kötülüklerin yaradanıdır. İfade özgürlüğünü biri kutsala saygı, bir başkası milli duygulara saygı, öbürü milli çıkarların gereği, beriki toplumsal ahenk … diye tırkıtlar, ortada ifade özgürlüğü kalmaz.........

© Diken