Muhalif siyasi partiler olacak mı olmayacak mı, soru bu?
İktidar ve ülke 2016 OHAL KHK’larıyla yeni bir yola girdi. KHK’ların içeriği bir yana, iktidar, yapabileceklerinin ölçüsünü ve muhalefetin cirmini gördü. Yeni bir hukuk ve pratiği, uyaroğlu müesses muhalefetin suskunluğuyla adım adım yerleşti. 2017’de yeni nizamın anayasa değişikliği gerçekleşti. Hukuken iki yıl devam eden OHAL ‘uygulamada’ varlığını sürdürdü. Şimdi tanık olduğumuz her şey o günlerde yapılan tercihlerin açtığı yoldaki adımlarından ibaret.
8 Kasım 2023’te Diken’de yayımlanan yazımın başlığı ‘Memleket yargısı için dahi hayli cüretkâr bir adım!’dı. Yazının bir yerinde, “Bir anayasa, kâğıt üzerinde olsun, var mı yok mu? Bir AYM var mı yok mu? Bugünkü karar açıkça ‘Yok’ dedi” ifadesi yer alıyordu. Konu, Yargıtay’ın ilgili dairesinin Can Atalay hakkında verdiği kabullenilmesi mümkün olmayan karardı. O gün bir Yargıtay dairesi AYM kararının kendisini bağlamadığını ilan etti. Hâlihazırda AYM Ankara’nın tepelerinde bir yerde çalışmaya, canı istemeyen mahkemenin uymayacağı kararlar almaya devam ediyor.
Okuduğunuz yazının başlığı ise yeni bir eşikle ilgili. Muhalif siyasi partiler, bilinen anlamda var olacak mı olmayacak mı? Önümüzdeki haftalarda bu sorunun yanıtını da alacağız. ‘Parti’ derken, isimlerinin yazdığı levhalardan değil, oyun alanı anayasa-yasalar ile çizilmiş ve güçlü hukuksal koruma altında çalışabilen, ‘iktidar namzeti’ olma imkanını bulabilen partilerden söz ediyorum.
Yazı peşrevsiz olmasın…
Öncesinde Dernekler Kanunu’na tabi siyasi partiler 1961 Anayasası’yla anayasa-kamu hukuku konusu oldu ve ilk yasa (648) 1965’te çıkarıldı. 1950 ile 1960 arasında olup bitenlerin sonucunda anayasa yapıcı, partileri ‘demokrasinin vazgeçilmez unsuru’ ifadesiyle tanımlandı ve bu ilke 1982 Anayasası’nda aynı biçimde yer aldı. Anayasa partilere öylesine büyük bir önem verdi ki her iki anayasa da partileri ancak AYM’nin yasaklayabileceğini hükme bağladı.
1983’te 2820 sayılı SPK kabul edildi. Tabii, iki anayasa ve yasalar arasında çok fark vardır. 1982 Anayasası döneminin partiler hukuku (özellikle ilk halinde), partilere neredeyse siyaseti yasaklar haldeydi. Gerek 1961 gerekse 1982 Anayasası döneminde bir yandan güçlü güvencelere kavuşan partiler, diğer yandan devletin belli başlı ideolojilere reaksiyonu ve kapatma davalarına bakmakla yetkili AYM’nin cevvalliği nedeniyle kolaylıkla kapatıldı. Türkiye bir parti mezarlığına dönüştü. Anayasada 1995’te, 2001’de ve 2010’da yapılan değişiklikler kapatmayı zorlaştırdı, 2001’de kapatma dışında bir yaptırım daha eklendi ve söz konusu yaptırım büyük ölçüde anlamsızlaştı.
Partilerin ve seçmenin-yurttaşın en büyük güvencelerinden biri de YSK oldu. YSK Türkiye demokrasisinin/seçimlerin emniyet supabıdır. DP’nin güçlü muhalefetine karşın CHP Meclis çoğunluğunca 1950 seçim kanunuyla kuruldu. 1961’de anayasal kurum haline geldi. 1982 Anayasası 1961’in canına okurken YSK’ye dokunmadı. 1950’de Batı demokrasilerinde ilk kez bir ülke ‘seçimlerin hem yönetimini hem denetimini’ hâkimlerden oluşan bir kurula........
© Diken
