menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kıbrıslı Türkler yıllardır tepeden inşa edilen vesayet düzenini sandıkta çökertti

61 15
20.10.2025

19 Ekim gecesi Lefkoşa sessizdi. Ne kornalar ne de zafer naraları vardı. Kıbrıslı Türkler birbirine sarılıyor ama kimse bağırmıyordu. Ağlayanlar çoktu. Taşkınlık ise hiç yoktu. Çünkü bu bir zafer gecesi değil, bir kurtuluş anıydı. Bir halk, yıllardır başkalarının ağzından duyduğu kendi adını, bu kez kendisi söyledi.

Tufan Erhürman, yüzde 62,8 oyla, Ankara’nın tüm desteğini arkasına almış Ersin Tatar’ı sandıkta yendi. Tatar’ın yüzde 35,8’de kalması, sadece bir seçim sonucu değil, bir rejim fotoğrafıydı. Yıllardır tepeden inşa edilen vesayet düzeni, bu kez sandıkta çöktü.

Ama bu hikâyede asıl ilginç olan, korkunun dağılmasıydı.

Seçim öncesindeki son bir ayda, kuzeyde neredeyse her gün yeni bir misafir vardı.

Türkiye’den bir konvoy bitmeden diğeri geliyordu: Ümit Özdağ geldi, ‘Rum tehlikesi’nden bahsetti. Süleyman Soylu çıktı sahneye; “İki devlet dışında ölüm” diye haykırdı. Eski bakanlar, genelkurmay başkanı, iktidar milletvekilleri, ‘danışman’ kimliğiyle gelen devlet memurları, ‘kardeş’ sıfatıyla gelen parti yöneticileri… liste uzayıp gidiyordu.

Yetmedi; sıra popçulara, futbolculara, televizyon şöhretlerine geldi. Bir pop yıldızı sahnede “Türkiye’siz Kıbrıs olmaz” diye bağırdı. Bir eski savunma bakanı “Biz olmasak sizi yerler” dercesine konuşmalar yaptı. En son sahneye cüppeli hoca çıktı. Ekranlardan vaaz verdi, Tatar’a oy vermeyi neredeyse dinî vecibe ilan etti.

Havuz medyası bu kervanın arkasından tam saha pres yaptı: “Kıbrıs elden gidiyor”du. Doğu Akdeniz ve jeopolitik sosa batırılmış güvenlikleştirici korku siyasetleri........

© Diken