menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir atkının iki ucundaydı aşk ve hayat!

17 1
14.09.2025

Bugün Paris’in rüzgarlarında bir şal savruluyorsa, Moskova’nın karlı ve sisli yılbaşı gecelerinde atkısına sarılmış bir şairin ayak sesleri yankılanıyorsa ölmeyen bir aşkın hayaletleridir birbirini arayan…

Kadın İrlanda kökenliydi.

Asi tabiatını, özgürlük ve dansı yeniden var etme tutkusunu buna borçluydu belki…

Adam Rusya steplerinden bir köylüydü.

Sanat tutkusu onu Moskova’ya getirmiş, kuvvetli kalemiyle ünlü şair Mayakovski’nin de dahil olduğu yeni imge akımı içinde, olağanüstü şiirleriyle kendini sanat çevrelerine kabul ettirmişti.

Kadın Amerika’da yoksul ve dul bir müzik öğretmeninin çocuğu olarak büyüdü. Klasik konser müziğini muhteşem bir dansa dönüştürdü. Ancak klasik bale değildi yaptığı… Muhalif bir antik dönem tutkunu olarak kiton ve tunika giysileri içinde dönem danslarını yeniden yorumladı.

Londra, Paris, Berlin ve Moskova danslarını izlemek için çıldırıyor, Lenin dans akademisi açması için Moskova’ya davet ediyordu bu çıplak ayakla dans eden kadını…

Tek kelime Rusça bilmiyordu.

Ancak “Ben kitleler için, sanatıma ihtiyaç duyan ve beni izleyebilmek için bilet almak adına para biriktiren insanlar için dans etmek istiyorum. Ve bunu bedava yapmak istiyorum” diyordu.

44 yaşındaydı, Moskova’da dans okulu kurdu.

Çıplak ayakla dans ederken bedenini bir manifesto gibi kullanıyordu.

Adam ise Bolşevikleri destekleyen, gencecik, yakışıklı, hırçın ve çocuk ruhlu bir şairdi. Şiirleri her sosyal ve kültürel katmandan okuyucuları heyecanlandırıyor; bütün........

© Diken