SAMİMİYETSİZ SAMİMİYETLER
Günümüzde birçok insan samimiyet kavramını kullanır, ancak bu kavramın içi çoğu zaman boşaltılmıştır. Sosyal hayatta, iş dünyasında, hatta aile içinde bile sıkça karşılaştığımız bir durum var; "Samimiyetsiz Samimiyetler". İnsanlar, birbirlerine içtenmiş gibi davranırken aslında tamamen yüzeysel ilişkiler kurmakta, çıkar odaklı bir iletişim yürütmektedir.
Modern toplumlarda bireyler, sosyal beklentiler nedeniyle samimi görünmek zorunda hissediyor kendilerini. İş hayatında meslektaşlar birbirlerine sıcak bir dille hitap ederken, rekabet ortamında birbirlerinin başarısını gölgelemeye çalışabiliyorlar. Aynı şekilde, sosyal medyada insanlar, dostane ve neşeli bir imaj çizerken, gerçek hayatta bu sıcaklığı yansıtamıyorlar. Günümüzde kullanılan “akışkan modernite” kavramı da tam bunu ifade etmektedir. Bu kavram; ilişkilerin derinlikten yoksun, hızlı tüketilen ve yüzeysel olduğunu açıklamaktadır.
Aile ve arkadaş çevresinde de benzer bir durum söz konusudur. Geleneksel toplumlarda ilişkiler daha uzun süreli ve güçlü bağlara dayanırken, modern hayatın getirdiği bireyselleşme ile insanlar daha çok pragmatik dostluklar kurmaya başladılar. Biriyle iyi geçinmek, çoğu zaman gerçekten onu sevmekten değil, ondan bir menfaat beklemekten kaynaklanmaktadır.
Bireysel seviyede baktığımızda, insanın kendisine bile samimi davranmadığını görmekteyiz. Birçok insan, olduğundan farklı görünmeye çalışarak toplum içinde kabul görmek istemektedir. Yüzeysel mutluluk gösterileri, aslında derin bir yalnızlığın ve tatminsizliğin maskelenmiş hâlidir. Kendi duygularına yabancılaşan birey, çevresine de sahte bir sıcaklık göstermekten çekinmemektedir.
Bir cenaze evinde "başınız sağ olsun" derken gerçekten........
© Denge
