menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

HÜSRÂNA UĞRAMANIN SEBEBİ...

5 0
21.04.2025

İslâm dini, hakkın ve adaletin yanında durmayı emreder. Bilerek yanlışları savunmak, hem ahlâkî yozlaşmanın hem de iman zafiyetinin açık göstergesidir. Kur’an-ı Kerimde; “Bile bile hakkı bâtılla karıştırmayın ve hakkı gizlemeyin.” (Bakara 2/42) buyurulmaktadır. Bu ayet, çıkar veya menfaat uğruna yanlışı savunmanın ve hakkı gizlemenin açıkça yasaklandığını gösterir.

Yanlışları savunmak; adaleti bozar, toplumu ifsad eder ve fitneye sebep olur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır; “Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin; gücü yetmezse diliyle, buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, İman, 78) Yanlış olanı savunmak bir yana, düzeltmeye çalışmak imanın gereğidir.

Bir kimse, bilerek yanlışı savunduğunda, kendi şahsiyetini satmış, onurunu menfaate değişmiş, haysiyetini çürütmüş olur. İnsanın kişiliği, onun hak karşısındaki tavrında belirginleşir. Menfaat için eğilip bükülen, adaletten sapan bir insan; karakterini ve şerefini kaybetmiş demektir. Onur; Hakkın yanında durmakla korunur. Haysiyet; doğrulukla inşa edilir,........

© Denge