KISSADAN HİSSE, SIRTINDAKİ KÜFE
Dünyalık meşgalesi bizi öyle bir sardı ki; dünyada hep kalacakmışız gibi...Bu meşguliyet manevi dünyamızı dahi altüst etmektedir. Öyle bir haldeyiz ki; Rabbimizin divanına durduğumuzda da zihnimiz hep dünyalık hesaplar içindedir. Çok azımız hariç, namazda bile bin bir hayallerimiz ve projelerimiz oluyor.
Bazen kendimizi zorlamamıza rağmen aklımıza gelmeyen şeyler namazda iken geliyor. Ne mutlu ibadetlerini ihlâs içinde yapanlara! İbadetlerin halet-i ruhiyesinden feyz alanlara!İbadetlerinden hakikaten feyz alanların ruhi hastalıkları olmayacağını ifade etmek mümkündür. Allah Teâlâ'nın rızası için yapılan ibadetler aslında bizim hem bedensel hem de ruhsal hastalıklarımızın çoğunu tedavi eder. Bugün tıp profesörleri bile inancın bir çok hastalıkları tedavi ettiğini ifade ediyorlar. Prof Dr. İsmail Hakkı Aydın, "Kanseri yeneceğine inananlar kanser hastalığından kurtulabiliyor, kanser olmayan vücut kanser olma korkusuyla yaşarsa kanser olabiliyor" diyor. Şimdi de kıymetli okuyucularım için dünya meşgaleleri ibadetlerimize nasıl sızdığını anlatan bir kıssa sizlere nakletmek istiyorum. Buyurunuz:
Delinin biri camiye girer, belli ki namaz kılacak. Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer-dolanır.. Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla çıkar gider.. Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar..
Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını. Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de........
© Denge
