EKONOMİK SÖMÜRÜ NE DEMEKTİR?
Ekonomik sömürü, bir kimsenin başka kimselerin ürettikleri artı değerlere bir hak olarak el koyması, onlara sahip olması demektir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, ekonomik sömürüyü, hırsızlık, dolandırıcılık, yolsuzluk, eşkiyalık v.b. olaylardan ayırmak gerekir. Çünkü gerçi bunlar da başkalarının ürettikleri değerlere el yokmaktır ama, bunlar toplum tarafından haklı görülmez ve suç sayılırlar. Oysa ekonomik sömürü, bir bütün olarak ele alındığında var olan düzenin ayrılmaz bir parçası ve tek tek ele alındığında toplumun meşru saydığı bir paylaşım kuralıdır.
Sınıflı toplumlarda egemen sınıflar geçimlerini, çalışan sınıfların sırtından bu ekonomik sömürü sayesinde sağlarlar. Sömürünün, yani başkalarının ürettikleri artı değere el koymanın gerekçesi ve mekanizması her toplum düzeninde farklıdır. Köleci toplumda sömürünün gerekçesi, köle sahibinin kölesi üzerindeki mülkiyet hakkıdır. Nasıl ki, ineğin sütü ya da tavuğun yumurtası bunların sahibine aitse, kölenin çalışarak ürettiği değerler de kölenin sahibine ait olur. Köle sahibi, bunun, kölesinin yaşaması için gerekli olan kısmını ona bıraktıktan sonra, geri kalan kısmına – ki bu, kölenin ürettiği artı değerdir. – el koyar ve onu istediği gibi kullanır. Aynı şey, feodal toplum düzeninde feodal beyin, bir taraftan toprak diğer taraftan çalışan köylüler (serfler) üzerindeki onları yarı köle durumuna sokan, feodal haklarına dayanır. Feodal bey emri altındaki kimseleri, haftanın belli günlerinde kendi topraklarında bedava çalıştırarak (angarya) ve ayrıca onlardan çeşitli vergi ve harçlar alarak sömürür.
Kapitalist toplumda sömürünün gerekçesinde önemli sayılabilecek bir değişiklik olmuştur. Bu toplum düzeninde artık ne köle ne de serf vardır. Çalışanlar da artık hukuk açısından özgür kimselerdir. Bunları artık, eskiden olduğu gibi, üzerlerinden bir hak iddia ederek doğrudan sömürmek olanağı kalmamıştır. Hatta buna olanak veren anlaşmalar, serbestçe yapılmış olsalar bile, hukuken geçerli sayılmazlar. Bu toplum düzeninde ekonomik sömürü, kapitalist sınıfın üretim araçları üzerindeki mülkiyet hakkına dayanır. Kapitalist işletmeci, işyerinde yeniden üretilmiş olan değerlerin bir bölümünü işçilere ücret olarak öder ve geri kalan bölüme, yani artı değere de üretim araçları üzerindeki mülkiyet hakkının (işyerinin sahibi olma hakkının) karşılığı olarak el koyar.
Sömürü Oranı ne demektir ve bu oran hangi yollarla arttırılabilir?
İşçilerin ne kadar sömürülmekte oldukları, ürettiği artı değerin aldıkları ücrete bölünmesiyle ölçülür. Buna sömürü oranı diyoruz.........
© Denge
