'Doğu Sorunu' devam ediyor! 'Kürt Sorunu mu Türk sorunu mu?'
İngiliz Müsteşarı Hohler, 27 Ağustos 1919’da Londra’ya gönderdiği bir yazıda şöyle diyordu: “Kürt Sorunu’na verdiğimiz önem Mezopotamya bakımındandır. Kürtlerin ve Ermenilerin durumu beni hiç ilgilendirmez.”
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni zayıflatmak ve bölmek için yaklaşık 50 yıldır teröre başvuran eli kanlı bir terör örgütünün tutuklu elebaşının, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni “soykırımla” suçlayıp, “1923 Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası öncesine dönülmeli!” diyerek yol haritasını belirlediği “Terörsüz Türkiye” sürecinde şimdi de bir komisyon kuruluyor. Kim kuruyor bu komisyonu? Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş kuruyor. AKP’li Meclis Başkanı Kurtulmuş, geçtiğimiz yıl, 1921 Anayasası temelinde bir anayasa hazırlanmasını önererek niyetini açıkça belli etmişti. Komisyonun baş aktörü siyasal İslamcı AKP iktidarının, Atatürk’ün kurduğu üniter, laik Cumhuriyetle kavgalı olduğu da herkesin bildiği bir gerçek… Komisyondan beklenti içindeki etnik kimlikçi DEM Parti de Atatürk’ün kurduğu üniter ulus devlete karşı… İktidara eklemlenmiş MHP ise Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyete sahip çıkacak bir siyaset izlemiyor. Kısacası, baştan aşağı, Atatürk’ün kurduğu üniter, laik Cumhuriyete, ulus devlete karşı; laik Cumhuriyeti, üniter yapıyı, ulus devleti dönüştürmek isteyen bir komisyonla karşı karşıyayız. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi CHP, böyle bir komisyona katıldığını çok iyi bilmelidir. Aksi halde hem Türkiye hem CHP kaybedecektir.
Görülen o ki, birileri, “Kürt Sorunu” adı altında aslında “Doğu Sorunu”nu çözmek istiyor. O birileri için asıl sorun, bir türlü çözemedikleri “Türk Sorunu”dur. Anayasadaki “Türk Milleti” tanımını değiştirme isteğinin, “Türk” yerine “Türkiyeli” söyleminin ardında bu gerçek vardır.
Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde bir bağımsızlık savaşı kazanarak ve Lozan Barış Antlaşması’nı imzalayarak Batı’nın, “Doğu Sorunu”nu kendi lehine çözmesini engelledi. 1923’te, Doğu Trakya, İstanbul ve Anadolu’yu kapsayan, toprak bütünlüğüne sahip, üniter, laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulması ve bu devletin yurttaşlarının hiçbir ayrım gözetilmeden “Türk Milleti” olarak adlandırılması, emperyalist Batı’nın yüzlerce yıllık planını bozdu. Ancak emperyalist Batı ve işbirlikçileri, “Doğu Sorunu”nu çözmek için Cumhuriyet Tarihi boyunca Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı “gerici” ve “bölücü” hareketleri desteklediler; teröre yardım ve yataklık ettiler. Son dönemde ABD Büyükelçisi’nin Lozan’ı eleştirmesi, Türkiye’nin Osmanlı Millet Sistemi’ne dönmesini önermesi de bu bağlamda değerlendirilmelidir.
Doğu Sorunu (Şark Meselesi) kavramı ilk olarak Viyana Kongresi (1815) esnasında Rus Çarı Birinci Aleksandr tarafından kullanıldı. Batı’nın, “Doğu Sorunu” (Şark Meselesi ) adını verdiği sorun, aslında Batı’nın “Türk Sorunu”ydu. Karl Marks, 2 Eylül 1853’de New-York Daily Tribune’deki yazısında, İngiliz Lordlar ve Avam Kamarası’nda “Türkiye Sorunu”nun tartışıldığını anlatıyordu.(1) Batı için Doğu Sorununu (Türk Sorunu veya Türkiye Sorununu) çözmek Osmanlı’yı parçalamak ve Türkleri önce Avrupa’dan, sonra Balkanlardan, son olarak da İstanbul’dan ve Anadolu’dan söküp atmak demekti. 1877- 1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi), 1912-1913 Balkan Savaşları ve 1914-1918 I. Dünya Savaşı sonrasında emperyalist Batı, “Doğu Sorunu”nu çözmeye çok yaklaşmıştı. 1918-1920 arasında Doğu Trakya’nın, İstanbul’un ve Anadolu’nun emperyalist işgali, emperyalist Batı’nın “Doğu Sorunu”nu kesin olarak çözmek için attığı son adımdı. Daha önce Avrupa’dan, Balkanlardan, Batı Trakya’dan atılan Türklerin, şimdi de Doğu Trakya’dan, İstanbul’dan atılıp Anadolu’nun ortasına sıkıştırılıp imha edilmesi amaçlanıyordu. İngiliz Harbiye Nazırı Lord Kitchener’in, “Türkleri dünya haritasından silinceye kadar harbe devam edeceğiz” sözü, Batı’nın, Doğu Sorunu’ndan aslında ne........
© Cumhuriyet
