menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Meselenin sorununun problemi (4)

53 26
14.01.2025

Yazı dizisinin bu ciddiyetsiz adını boşuna koymadım. Cumhuriyet devletinin makamları ile isyancı PKK üzerinden ve gıyabi temsilcileri arasında yapılan koklaşmaların “barış görüşmeleri” olarak adlandırılması tepemi attırıyor. Barış görüşmeleri iki eşit devlet ya da makam arasında yapılır. Silahlı bir eşkıya ile barış görüşmesi değil, “teslim koşulları görüşmesi” yapılır. Bu nasıl Türkçe? Görüşme (!) eşkıyanın kirvesi DEM Parti heyetiyle yapılıyor. DEM Parti heyetinde yer alan kimseler devlete neden küsmüşler acep?

Bir ulus devletin kimliğini, pasaportunu taşıyan ama bu devletin vatandaşı olduğunun bilincinde olmayan bir kesim eşit vatandaşlık dışında ne isteyebilir ki?

1- Eşitsizlikten doğan vatandaşlık sorunlarının giderilmesi,

2- Özerklik,

3- Federasyon,

4 -Bağımsızlık.

“Kürtçücü” olarak tanımlamakta özgür olduğum kesimin ne istediği belli: Bir “yeni anayasa” ve bu yeni aynayasada yer alacak “garanti maddeleri”. Hoppala! Neyin garantisi olarak? Ağızlarında geveliyorlar ama yeni anayasada “ortak kurucu etnisite” sıfatıyla anılmak istiyorlar. Eğer böyle bir nitelikleri olsaydı ya da “ehil” olsalardı 1924 Anayasası’nda kendilerine bu sıfat verilirdi. Ama neyse!

Dönemin büyük bilgini Kürt İdrisi Bitlisi zamanına dönelim isterseniz: Ne istediğini bilememek şaşkınlığı o zaman da söz konusudur. Buna tanık ve kanıt olarak Osmanlı Devleti ve Kürtler1 adlı kitaptan uzun bir alıntı yapacağım. İyi okumalar:

[Bu ilişki ağının başlangıç noktasını Safevilere karşı kullanılan dilin ve terminolojinin değişmesi oluşturmaktadır. Sultan Bayezid döneminde Şah İsmail ve Erdebil Tekkesi’ne yönelik kullanılan yumuşak dilin aniden değişmesi ve bu değişimin öncülerinden birinin İdrisi........

© Cumhuriyet