Yılanların yalanı
Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur. Okullarda, Osmanlı İmparatorluğu’nun Türk devleti olduğu öğretilir, bize. Zaten tüm dünya da öyle bilir, öyle söyler.
Oysa Osmanlı, esir ve köle alınıp zorla Müslüman yapılan Hıristiyan çocukların devlet adamı ya da asker olarak yetiştirildiği; yani yönetimin vurucu güç ve seçkinlerini oluşturduğu, veliahtların Hıristiyan kökenli analardan doğmuşları arasından seçildiği, Türk insanını hakir gören bir ümmet devletidir.
İmparatorluğun son yüzyılında, yine Hıristiyan Batı’da ortaya çıkan milliyetçilik akımına teğet olarak doğan Türkçülüğün, ulus kavramına dönüşmesi için “laik” Türkiye Cumhuriyeti’ni beklemek gerekmiştir. Çünkü “millet” anlayışının temelidir, laiklik. Dinler değişik, ulus aynı olabilir.
Günümüzde abayaları, poturları, sarıkları ve takkeleriyle, kendilerinin olmayan bir dilde, yani Arapça söylemli bir ideolojiyi savunanlar; din bayrağını sallayarak “millet” kavramını yıkmak ve yerine “ümmet”i geçirmek için yola çıkmışlardır.
Biz laik Türkleri “Batı özentisi” ve “kimliksiz” olmakla suçlayan bu kendini bilmezler, dillerini inkârla yabancı bir dilde dua etmekte ve Arapları taklit etmekte hiçbir beis görmemektedirler. Onlara göre Batı’yı ölçü almak özenti ve kimliksizliktir. Araplığı ölçü almak ve Arap ülkelerine özenmek........© Cumhuriyet





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein