menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yarım insan hakları

131 0
24.08.2025

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir. Ama okuduğunuz yazı 3 bin 400 yıl önce yazılsa, “Mısır, nüfus çoğunluğu Musevi bir ülkedir” diye başlayacaktı; 2 bin 400 yıl önce yazılsa “Mısır, nüfus çoğunluğu Hıristiyan Monofizit bir ülkedir” diye...

Oysa Mısır, insanlık tarihinin en büyük uygarlığını tektanrılı dinlerin etkisine girmeden, zamanımızdan 6 bin yıl önce kurmaya başladı. Çoktanrılı bir umut masalı olan özgün diniyle kurduğu düzenin ve bıraktığı kültürel mirasın dünya tarihinde ne eşi var ne de benzeri.

Mısır’ın Firavunlar dönemi diye bilinen altın çağından, evrensel bellekte yer eden önder karakterlerinden ilk akla gelen üç isim var: Ramses, Nefertiti ve Kleopatra.

Ramses, bildiğiniz gibi aynı adı taşıyan hanedandan firavunlara verilip, önlerine birinci, ikinci vb. diye numaralar konularak ayrışan erkek kralların ortak adı.

Zaten Mısır tarihi konusunda özel bilgisi olmayan, Ramses’lerden önceki hanedan adlarını (Amenofis, Tutmosis, Seti ve Minepath) bilmez bile.

Oysa Nefertiti ya da Kleopatra öyle midir? Onları herkes bilir.

Nefertiti, Firavun eşinden daha Firavun bir Mısır kraliçesidir. Kleopatra ise iktidarı erkek kardeşinin elinden söke söke alıp Firavun tahtına oturan kadın.

Gerileme dönemine giren Mısır imparatorluğunu silkeleyip son bir gayretle canlandıran bu iki kraliçenin macera destanını hiç bir erkek firavun yazamamış, onları ölümsüz kılan efsane olmayı başka hiç........

© Cumhuriyet