Laiklik... Neden vazgeçil(e)mez? Nasıl yitirdik, nasıl geri kazanmalı?
M. Luther’in Katolik Kilisesi kapısına 95 maddelik ültimatomunu çakmasıyla Protestanlık doğdu. Avrupa’da mezhepler arası 30 Yıl Savaşları başladı. Westphalia Barışı 30 yıl mezhep savaşları sonunda bağıtlandı. Devletler dinini seçme hakkı kazandı. Aydınlanma (18. yy) çağında bilimsel akılcılık, gözlemsel-deneysel bilim öne çıktı. Voltaire, Rousseau, Kant dinci dogmalara karşı akılcılığı savundu. Devletin yansız olması ve dinin özel alana çekilmesi düşüncesi yayıldı. Fransız Devrimi (1789) ile “laiklik” devlet rejimi oldu, 1905’te Kilise ile Devletin Ayrılması Yasası çıkarıldı.
Ernest Renan, din ile devletin ayrılması gerektiğini savunurken laikliği şu temel ilkelere dayandırır:
-Laiklik, devletin dini değil, aklı ve bilimi rehber edinmesidir; devlet, akla ve bilime dayanmalıdır.
-Devlet, herhangi bir dini kaynak almaz; kararlarını us (akıl) ve bilim temelli almalıdır.
-Din, bireysel vicdan olgusudur. Devlet dine karışmamalı, din de devlete yön vermemelidir.
-Toplumsal barış için din, özel alana çekilmeli; toplum içinde ayrıştırıcı değil, kişisel inanç konusu olmalıdır.
Renan ortak tarih ve bilinci savunur. Din tümüyle bireysel kalmalı, kamusal alana yansıtılmamalı, bu alan dinsel simgelerden arındırılmalıdır. Devlet ve toplumsal yapının, yasaların ve normların ortaçağ skolastik dogmalarına dayanmadığı; günün ve geleceğin kuşaklarında uygarlık değerlerinin, aklın, bilimin ve sorgulamanın temel olduğu; toplumsal düzenin tebaa-ümmet değil, eşit-özgür yurttaşlığa dayandığı; kadın-erkek toplumsal cinsiyet (gender) eşitliğinin mutlak bir temel insan hakkı olduğu bilinciyle yaşamı eleştirme ve geliştirme erkinin sergilenebileceği; bilimsel ve yaratıcı akla dayalı yaşam mimarisi ancak laiklik temelinde kurulabilir. Türban dayatmasıyla kimi kadınların saçının telinin görünmemesi “güvenceye alınmış” (!) ancak can güvenliği sağlanamamıştır. RTE, İstanbul Protokolü’nden açıkça hukuk dışı ve hükümsüz olarak çekilmiş ama “saçı görünmeme garantili” (!) masum kadınlarımızın........
© Cumhuriyet
