menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye Depremleri ve İklim Değişikliği

9 12
24.11.2025

Son zamanlarda Türkiye’nin batısında depremler çoğaldılar ve hala devam etmektedirler. Aşağıda yazacaklarım sadece beni bağlar. Yıllardır bana ‘sen ne düşünüyorsun?’ diye soranlar olmuştu. İki kez troller yüzünden Twitter’ımı kapatmıştım. Her neyse konuya gireyim.

Geçen yıl Afrika da Ethopya da art arda depremler başladığında twittlerimle alarm vermiştim. “Dikkat” demiştim, sırada Arabistan plakası var, gördüğünüz gibi Afrika plakasında kuzeye doğru kayma başlıyor. Minik bir kayma bile Akdeniz havzası ve Ege havzalarında zarar verebilir. Nihayet Arabistan plakasında da depremler olmaya başlamıştı.

Nihayet meşhur Santorini depremleri başlamıştı. Art arda 5.0 küsurluk depremler beni de korkutmuştu. Bu kadarını beklemiyordum.

‘Yanardağ’ dediler.

‘Yok’ dedim, eski NOA ( National Observatory Athens) Müdürü Papadopoulosu tanırım, bana daha önce 100% böyle bir şey olamaz demişti. Almanlarla derin incelemelerde bulunmuşlardı.

Twitter’da ‘İnanmayın yanardağ değil’ yazdığımda neredeyse mahkemelik olacaktım. ‘Nasıl garanti verebilirsin? Eğer olursa sana dava açacağım’ diyenler oldu.

Cehalet böyle bir şey!

Tabii ki yanardağ filan değildi.

Marmara bölgesinin bir özelliği var, bir ara Simav’da da oldu, bir deprem başladı mı, çok çok uzun sürüyor art arda depremler. Son günlerde Balıkesir’den sonra yine Simav’da depremler oldu.

Şimdi gelelim benim düşüncelerime. İran, veya Irak ve civarlarında Mag 4.0 küsur depremler olduğunda sıra büyük bir ihtimalle bizim Güney Doğu Anadolu bölgemiz ve civarına geliyor. Bu genelde böyle.

Türkiye bir deprem ülkesidir. Depremler olacaktır. Bizim yapacağımız en önemli iş binalarımızı sağlam zeminlerde, depremlere dayanıklı malzemelerle ve malzeme kaçırmadan yapmamızdır.

Bunu yapabilirsek, Mag 6.5’lik bir depremde tek bir bina bile yıkılmazsa, o zaman problemler neredeyse bitmiş olur.

Afrika’da depremler çoğaldıkça Akdeniz de Cebelitarık’tan Suriye’ye kadar Mag 4.5 ve üstünde deprem olma şansı da artar. Bu çok uzun ve geniş bölgede Adriyatik denizi ve çevresi ile Ege denizi ve çevresi de yer almaktadır.

Yukarda yazdığım bir genel bilgidir. Bu büyük alanda tabii ki en hassas ve çabuk stres altında kalan bölgeler Girit çevresi, Yunan adaları, İtalya ve Adriyatik denizinin güney alanlarıdır. Maalesef Ege denizi ve çevresi de bu alandadır.

Şu an artık 93 yaşına girmekte olan Geocosmo’nun kurucusu Dr Freund artık beni bile tam olarak hatırlamıyor. Kendisine rahat ve huzur içerisinde uzun bir hayat diliyorum. NASA Ames laboratuvarda keşfettiği ve gerek Kalifornia Üniversitesi Yer Bilimler bölümü ile USGS’in pek ilgilenmediği buluşunda bazı pozitif gelişmeler oldu. Teorinin orijinali şöyleydi.

Tektonik güçler yeryüzündeki levhaları veya levha parçalarını birbirlerine ittikçe, kayaların bazı kısımlarında stres oluşturuyor. Bu itmeler eğer sabit hızda olursa, stres doğrusal olmayan şekilde artıyor; yani bir yerden sonra aşırı derecede artıp depreme sebep oluyor. Fakat depremi oluşturan bu geri dönüşümü olmayan noktaya gelinmeden önce, kayaların stres altındaki yerlerinde “positive hole charge carrier” denilen, kayaların içinde rahatça dağılabilen elektronik şarjlar ortaya çıkıyor.*

​Bu parçalar yüzeye geliyor ve yer yüzeyinde çok yüksek elektrik alanı oluşturuyorlar. Bu yüksek elektrik alanlarının yüksek voltaj yüklü alanlar ile aynı olmadığını belirtmek lazım.

​Çünkü elektrik alanını hesaplamak için, voltajı uzaklığa bölmek gerekiyor. Voltaj sadece birkaç volt olsa bile, uzaklık kısa olursa (mesela birkaç nanometre kadar), oluşan elektrik alanı santimetre başına bir milyon volt’a eşit oluyor. Bu miktar, havanın yeryüzüne elektron vererek iyonize olmasını sağlamak için yeterli bir miktar. Pozitif yüklü iyonlar havaya karışıyor ve sürüklenerek veya konveksiyon ile atmosferde yukarıya çıkıyor. Bu iyonlardan her birinin üzerinde bir su taneciği yoğunlaşabilir. Fay hattı üzerinde İYONİZE bulutların oluşup oluşmayacağını, nerede ve ne zaman oluşacağını belirleyen çok önemli bir kriter, havanın yüksekliğe bağlı olarak nemi ve sıcaklığıdır.

​* (“positive hole”, elektronların eksilmesi ile oluşuyor. Elektron eksikliği, eklenmiş bir pozitif şarj ile aynı etkiyi yapıyor ve bu “delikler” elektrik alanlarında pozitif şarjlar gibi davranıyor).

Kendisine minnet borcum var. Çünkü 21 yıl önce benim deprem-bulut ilişkimi dinledi, çok uzun bir skype yapmıştık ve NASA da görev yapıyordu. Beni NASA ya 3 ay davet etmişti.

Geocosmo orada doğdu!

Defalarca beni laboratuvara götürdü, ekibi ve beraber deneyler yaptık. Silikon vadisinde meşhur SETİ de bana ofis verdi.

Gelelim bugünkü duruma.

Benim yayınladığım ‘The Cloud’ yani ‘Bulut’ isimli kitabım da 6 lisana........

© Bodrum Gündem