menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tarihi günlerden geçerken

57 3
28.02.2025

Dün, yani 27 Şubat günü, hem ülkemiz hem içinde bulunduğumuz bölge hem de dünya tarihi açısından önemli birer dönemecin dönülmesine vesile olan 3 gelişme yaşandı.

Bunların en başta geleni, fiilen 1984 yılından bu yana ayrılıkçı Kürt silahlı hareketi PKK’nın lideri, İmralı’daki terör hükümlüsü Abdullah Öcalan’ın “silah bırakma” çağrısının yayınlanmasıdır. Ortada belirgin bir konjonktürel gelişme yok iken, üstelik Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin yoğun destek ve çabalarıyla yeni bir hükümran bölgesel yapı için çabaları sürerken, örgütün böyle bir adım atıyor görünmesinin anlam ve önemini önümüzdeki dönemde daha iyi kavrayacağız. Terörün sona erecek olması umudu, hiç kimsenin karşı çıkacağı bir şey değildir. Sonucun arzu edilen gibi olması ve dökülen kanın durması, herkesin yararınadır.

Ama şu, gayet iyi bilinmelidir: Recep Tayyip Erdoğan Rejimi, PKK ile uzun süredir yürüttüğü aşikâr olan müzakereler sonucu gerçekleşmesini sağladığı bu inisiyatifle, esas olarak kendi bekasını garanti altına almanın çabası içindedir. Bu “beka” da, rejimi daha uzun yıllar tahkim etmeye ve bu amaçla anayasayı değiştirme amaçlı ve DEM Parti ile bu içerikle bir “şaibeli” pazarlık içeren bir süreç karşılığında elde edilmeye çalışılıyor. DEM Parti’nin böyle bir pragmatist, oportünist ve tarihsel bir hata anlamına gelen inisiyatife neden destek verdiğini, Türkiye’nin içine düştüğü bataklık ve felaketten kurtulabilmesi için demokrasi güçleriyle kol kola olması gereken bir kavşakta, AKP ile nasıl işbirliğine gittiği, karşısında mücadele etmesi gereken faşist bir zihniyetle nasıl kucaklaşabildiği, ibretlik bir........

© Birgün