menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kayıp plajların izinde

18 1
04.10.2025

İstanbul’un boz renkli çorak bir kente dönüşünü, her gün sırtından bir kez daha hançerlenmesini tarifi imkansız bir kederle izliyoruz. Her şeyin yok olup ranta çevrilmesine karşı elimizden gelenin fazlasını yapmak zorundayız.

Hepsi bir yana neredeyse denizin içindeki bir kentte denizin yok olması. Çok değil 30 yıl öncesine dek eline havlusunu, içine peynir domates koyulmuş yarım ekmeği kapan çocuğun yürüyerek denize kavuştuğu, yüzmeyi kendiliğinden öğrendiği bir kentti İstanbul.

“Denizin sahibi” olduklarını sananlar o zaman da vardı ama yine de olması gerektiği gibi herkese ait kıyılar çoktu. Şimdi, Adalar’da dahi ücretsiz denize girilecek bir sahil o kadar az ki. Yok edilenin yerine daha güzeli de gelmiyor. Sanki bir boş alan canavarı ya da dev bir beton mikser gece gündüz kente beton döküyor. Tüm kıyılar büyük holdingler tarafından kapatılıyor. Üstelik “Atıl kalmış sahili halka kazandırma” gibi bir yalan uydurarak.

Tüm bu meseleleri kendine dert edinen genç mimari tasarımcı ve........

© Birgün