An, firaridir
Zaman bir deneyim meselesidir. İnsan kendi zamanını icat edebilir ve kendini ancak zamanda var edebilir. Tek bir zaman yoktur. Her insan zamanı farklı olarak deneyimleyecektir. Kişi hatırlamanın yardımıyla geçmişine, öbür yandan da beklentinin yardımıyla geleceğe uzanır. Anılar ve gelecek tahayyülü kişiden kişiye değişebilir. Fakat kişi hep şimdidedir, andadır, an asla ele geçmez, firaridir. Bu haliyle an, daima başkadır, ötekidir. An, geçmişin sonu, geleceğin başlangıcı. Zamana dair kesin olarak bildiğimiz şey, entropinin zamanla artması ve kapalı sistemlerin giderek parçalarına ayrılıp dağılması. O yüzden efendiler, sistemlerini kalıcı kılmak için zamanı da düzenlemek zorunda kalmışlardır.
∗∗∗
“Nasıl mahaller bir güzergâhın uğraklarını sabitliyorsa törenler de takvimin dönüm noktalarını belirler. Birinciler mekânda yayılmayı, ikincilerse süreyi kalıcı hale getirirler. Ritüelin özgül işlevi yaşanmış deneyimin sürekliliğini korumaktır” (Agamben, Çocukluk ve Tarih, Kanat Yayınları). Ritüeller, mitolojik zamanın başlangıcında yaşanmış olanı mahallerde sürekli tekrarlayarak zaman akışını kendi üzerine kıvırır ve tek merkezin etrafında hep aynı olanın geri döndüğü döngüsel bir zaman-mekân yaratırlar. Efendi, göğü, yeri ve yeraltını birleştiren dünyanın ekseni (axis mundi) üzerine yerleşmiştir. Dünyanın ekseni, kozmosun merkezidir ve her şey efendinin etrafında dönmektedir.
Ritüeller, evrene........
© Birgün
