Ekip
Türkiye’nin en büyük holdinglerinden birinin yönetim kurulu toplantısına müşteri patron tarafından davet edilmiştim. Patron henüz gelmemişti ama yönetim kurulu üyeleri ve danışmanlar masada yerlerini almıştı. Toplantının konusu muazzam bütçelerle lansmanı yapılmış ama beklenen başarıyı gösterememiş bir üründü. Patron “Siz önceden tartışın, ben kısa süreli katılacağım” dediği için herkes mecburen fikrini söylüyordu. Sıra bana gelince üç önerme içeren tek bir cümle söyledim: “Pazar payının artması için ürün şuraya konumlandırılmalı, bu özelliği öne çıkmalı ve şu kitleyi hedeflemeli.”
Üyeler ve danışmanlar 60 yaşına gelip hala bitirdiği liseyle hava atan ilginç insanlardır. Görünüşte hepsi birbirini sever ama sırt çantalarında kazma kürek taşımayı da ihmal etmezler. Koku alma yetenekleri oranında büyüyen burunları, ağızları kadar kocaman kulakları vardır. Bu tip kurullarda iyi niyetli insanların oranı nadiren ’u geçer. Doğal seleksiyon her zaman en vahşi yırtıcıların lehine işler.
***
Dengeleri korumak adına birbirlerinin fikirlerine tek kelime etmeyen ekip üyeleri, benim radikal önerilerimi duyunca bir doğa belgeseline konu olacak davranışlar sergilediler. Önce hepsi birden gözlerini masaya dikip gülümsedi, bundan cesaret alan biri sesli güldü, ona sesli gülerek katılan iki üç üye daha oldu ve birkaç üye sırtlarını koltuğa yaslayıp gerinerek “Ne işi var bu salağın toplantıda?” iç sesinin jestlerini sergiledi. “Ne kadar itiraz ederseniz edin, geleceğiniz nokta bu” deyince bu kez jest mimik ve gülüşlerin yerini sözler aldı: “Bu dediğin asla olmaz; Piyasa koşullarını bilmiyorsun; Saçmalık; Bunu geçelim vs” Toplantının başından beri yememeye direndiğim minik pastalara uzandım ve içimden “Ne haliniz varsa görün” dedim.
Patron odaya girdi ve selam bile vermeden konuştu: “Pazar payının artması için ürün şuraya........
© Birgün
