Toplumsal Barışa Giden Yol: Genel Af Üzerine Bir Değerlendirme
Bugünün Türkiye’sinde yalnızca ekonomik göstergeler değil, aynı zamanda toplumsal atmosfer de köklü bir restorasyona ihtiyaç duyuyor. Siyasal kutuplaşma, güven kaybı ve adalet sistemine yönelik tartışmalar, geniş halk kitlelerinde bir yorgunluk ve beklenti iklimi oluşturmuş durumda. Özellikle son bir ayda yaşanan siyasi gelişmeler; değişim arzusunun, toplumsal barışın ve yeniden kucaklaşmanın zamanının geldiğine işaret ediyor.
Bu noktada, Adalet Bakanlığı’nın infaz düzenlemeleri üzerine yürüttüğü çalışmalar ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin uzun süredir vurguladığı “toplumsal barış ve kardeşlik hukuku” söylemi ve partiler arası sürdürülen görüşmeler, kamuoyunda genel af beklentisinin yeniden güçlü bir şekilde gündeme taşınmasına vesile olmuştur. Ancak burada altı çizilmesi gereken önemli bir husus vardır: Bu beklenti, sadece cezaevlerindeki mahkûmların değil; milyonlarca insanın, ailelerin, çocukların ve nihayetinde bütün bir toplumun vicdanında yankı bulan bir beklentidir.
Affın Hukuki Boyutunun Ötesinde Bir Vicdan Meselesi
Genel af yalnızca bir hukuki düzenleme değil; aynı zamanda sosyolojik ve siyasal bir mesele olarak ele alınmalıdır. Bugün bu çağrının temelinde, uzun süredir devam eden mağduriyetlerin toplumda oluşturduğu derin izler yatmaktadır. 400 bini aşkın hükümlü ve tutuklunun yanı sıra, özellikle Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile görevlerinden uzaklaştırılan ve sosyal hayattan dışlanan yüz binlerce kişi, yıllardır süren bir belirsizliğin içinde yaşamaktadır. Ve son bir aydır yaşanan siyasi gelişmeler, bu mağduriyet başlıklarını daha da görünür hâle........
© Başkent'te Karar
