NATO cephesinde kadın seferberliği
TÜRKİYE, 1952 yılında NATO’ya katılmakla, ne yazık ki milli bağımsızlığından ödün vererek ekonomik, güvenlik, sosyal, siyasal kurumlarını Atlantik sistemine bağlamış oldu.
Ülkemizdeki işbirlikçi yönetimler, şahsi çıkarları yolunda Türk Milleti’nin geleceğini emperyalizmin insafına bırakmışlardır. Millet, milli kişiliği sarsılmış ve gerici politikalara sürüklenmiştir.
Toplumsal çürümelerin, güvenlik zaafiyetlerinin gerçek kaynağı olan NATO ideolojileri, ailenin yapısına, kadın haklarına, cinsiyet yozlaşmasına da yol açmıştır.
Türkiye örneğine bakınca, NATO politikalarının sadece askeri değil, diplomatik ve sosyo kültürel alanlarda da kadınların rolünü şekillendirme çalışmalarını ortaya koyduğunu görüyoruz.
Bugün bile kadınların, özellikle karar alma mekanizmalarına ve muharip alanlara katılımı hâlâ sınırlıdır. NATO’nun yönlendirmeleri, bu alanda Türkiye’nin kapasitesini artırma potansiyelinde görünse de, uygulama aşamasında hem yapısal hem de toplumsal engellerle karşılaşılmaktadır.
NATO üyeliği sonrası başlayan dönüşüm sürecinde, özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1325 sayılı “Kadın, Barış ve Güvenlik” kararının 2024 verilerine göre, TSK’da yaklaşık 6 bin........
© Aydınlık
